İran'ın Çin hayal kırıklığı

Çin'in Ortadoğu'da belirleyici yeni bir güç olabileceğini yönelik tahminler doğru çıkmadı. İran İsrail savaşı Çin'in taraf olması ya da arabuluculuk yapması ile değil ABD'nin verdiği kararla son buldu. İran ile Suudi Arabistan arasında yıllar süren gerginliği sona erdiren görüşmelere arabuluculuk yaparak önemli bir prestij elde eden Çin'in, henüz ABD'nin bölgedeki hakimiyeti ile rekabet edecek bir noktada olmadığı ortaya çıktı.

Çin, İran'ın en büyük ticaret ortağı ve ekonomisi bu ülkeden aldığı petrole bağımlı ancak İsrail saldırıları boyunca dışarıdan eleştirmekten öteye bir tavır sergileyemedi. Hem açıklamalarıyla, hem de BM nezdinde İran lehine tavır takınan Çin'in saldırılar boyunca İran'a somut bir desteği olmadı. Bu İran açısından bir hayal kırıklığı oldu.

Bölgenin istikrar içinde olması Çin açısından hayati önem taşıyor. Ülkesinin ihtiyaç duyduğu petrolün yüzde 50'sini körfez ülkelerinden temin eden Çin'in körfez ülkeleri ile İran arasındaki çatışmalar da göz önüne alındığında bir taraf lehine duruş sergilemek gibi bir imkanı yok. Hele muhtemel bir krizin petrol fiyatlarına arttırma ihtimali, ABD ile amansız bir ticari savaş içinde olan Çin açısından telafisi güç ekonomik hasarlara neden olabilir.

Aslında fiili durum da Çin'in işine yarıyor. İran'ın savaşı büyük hasar görmeden atlatması ve bir rejim değişikliğinin olmaması İran ile Çin arasındaki ticaretin bu zamana kadar olduğu şekliyle devam etmesi anlamına geliyor. İran maruz kaldığı ambargolar ve savaşta yaşadığı hasar nedeniyle şimdi Çin'e daha da bağlı duruma geldi.

İran dışişleri bakanı ise saldırılar sonrası ilk ziyaretini Çin'e yaptı hatta yapmak zorunda kaldı. İran, İsrail saldırılarında Çin'den daha kapsamlı bir dayanışma bekliyordu. Buna rağmen İran açısından Çin, en önemli dış politik partner olma özelliğini artan şekilde koruyor.

Batı ittifakına karşı sürekli dile getirilen Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore hattının da siyasi bir fanteziden öte bir anlam taşımadığı ortaya çıktı. Rusya'nın da Ukrayna savaşında daha fazla destek beklediği Çin güvenilir bir ortak olmaktan ziyade krizlerden kendisi için azami fayda sağlayan makyavelist bir dış politika izliyor. Bu da Batı ittifakının tabii düşmanları açısından yeteri kadar güvenilir bir tavır değil.

ABD ile Çin arasında yaşanan güç rekabeti açısından bakıldığında ise ABD sadece tehdit eden değil, gerektiğinde saldırmaktan çekinmeyen kararlı bir dış politika sergiledi. Yani bölgede ABD söylediklerini yaptı Çin ise sadece dışarıdan izlemekle yetinmek zorunda kaldı.