Trump'ın Dünya'yı ne kadar değiştirebileceği konusunda kimse kesin bir tahminde bulunamıyor. Trump'ın daha önce popülist bir liderin hezeyanları diye pek de ciddiye alınmayan açıklama ve icraatları ABD'yi hızlı bir şekilde otoriter istikamette değiştiriyor ve ABD içinde bu dönüşüme itiraz edebilen bir güç yok. Yeni dönüşüm dalgasının merkezinde ise dışarıdan henüz gerçek boyutları ile gözlemlenemeyen Hıristiyanlaşma var. Der Spiegel dergisi Trump ve yardımcılarını kapağa çıkardığı Tanrı Savaşçıları (Gotteskrieger) başlıklı son sayısında ''Fanatik Hıristiyanlar ABD'yi nasıl ele geçiriyor'' alt başlığı ile bu dönüşümü inceledi.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Artık savaş bakanlığı olarak ismi değiştirildi) 2020 yılında yazdığı American Crusade (Amerikan Haçlı Seferi) isimli kitabında kullandığı ''Bizim Amerikan haçlı seferimiz gerçek kılıçlarla yapılmıyor. Savaşımız da silahlarla değil. Henüz değil'' şeklindeki ifade o yıllarda ABD'de sıkça rastlanan radikal Hristiyan neşriyatlardan birisi olarak pek de dikkate alınmamıştı.
Ama Trump yönetimiyle gözle görünür bir gelişme yaşayan Amerikan (Protestan) Hristiyanlaşması, Trump ve çevresindekiler tarafından büyük bir gayretle yürütülüyor, teşvik ve beyan ediliyor. Aslında dindar bir kişilik olarak tanınmayan Trump ''parlak Hristiyanlar'' olarak nitelendirdiği birçok kişiyi güç merkezine dahil etti. Bakanlıklarda, federal dairelerde, büyükelçiliklerde, yüksek mahkemelerde aşırı dindarlıkları ile tanınan pek çok isim daha Hristiyan bir ABD için görev yapıyor.
***
Trump, fanatik bir aktivist tarafından öldürülün Charlie Kirk'in cenaze merasiminde ''Tanrıyı tam da şimdi, hiçbir zaman olmadığı kadar günlük yaşama geri götüreceğim'' sözünü verirken, aynı törende konuşan Trump hükümetinin üyeleri de içinde bolca dini terimler bulunan kelimelerle intikam, mücadele ve savaş konuşmaları yaptı.
Amerikan din bilimcisi Robert Jones, Trump yönetiminin ABD'den ''militarist bir misyonla, beyaz ve Hristiyan bir Amerika yaptığını'' söylüyor. Ve Trump'ın ne dür bir gücü harekete geçirdiğinin farkında bile olmadığı kanaatinde.
Gerçi Amerikan anayasası devletin bir dini olmasını yasaklıyor ancak Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 53'ü hükümetin ABD'yi bir Hristiyan devleti olarak ilan etmesine karşı olmadığını beyan ediyor. Beyaz Evanjelikler arasında ise bu oran yüzde 63. Bu seçmenler dini anlamda da kendilerine huzur getirecek kişinin Trump olduğunu düşünüyor.
***
Trump'ın özellikle beyaz Evanjelikler olmadan seçimleri kazanması imkansızdı. 2024 yılında bir radyo programında Hristiyanlığın ülkede en çok eksikliği hissedilen şey olduğunu söyleyerek iktidar olması durumunda tanrıya yakın icraatlara öncelik vereceğini beyan etmişti. Trump bu sözünü tutuyor.
Trump propagandalarının temel mesajlarının başında, kendisinin kutsal bir kurtarıcı olarak gösterilmesi geliyor. Eylül 2024'de Pensilvanya'daki bir seçim konuşmasında uğradığı suikast sonucunda, kurşunun kendisini yaralamadan sıyırıp geçmesi üzerine, Trump da Mesih olduğuna iyice inandı. Ocak 2025'de görevi devraldığı konuşmada ''Benim hayatım iyi bir gerekçeyle korundu. Ben Tanrı tarafından Amerika'yı yeniden büyük yapmak üzere kurtarıldım'' şeklinde konuşan Trump, kendisine yüklediği dini misyonu da açıkça dile getirdi.
Trump'ın ''kişisel ruhani rehberi'' ve Beyaz Saray İnanç Ofisi danışmanı Paula White de Trump'ın sadece Amerika'yı yeniden büyük ve güçlü yapmadığını aynı zamanda inancı da yeniden merkez koyduğunu söyleyerek, Trump hükümetinin yeni milliyetçi ve dindar profilini vurgulamış oldu.
***
Trump'ın yeni Savaş Bakanı Pete Hegseth en fanatik Hıristiyan kabine üyesi olarak tanınıyor. Haçlı Seferleri şövalyelerine karşı özel bir ilgisi olan Hegseth'in vücudu da silahlar ve dini semboller içeren dövmelerle dolu. Vücudunda bir Kudüs haçı olan Hegsth'in ayrıca haçlı seferine katılan askerlerin saldırı anında söyledikleri ''Deus vult'' (tanrı böyle istiyor) ifadesini de bir dövme olarak taşıyor.