Avrupa Yayın Birliği (EBU) Eurovision Şarkı Yarışmasına İsrail'in katılımı konusunda
sürdüğü "sağır, dilsiz, kör" politikasına devam etti ve İsrail'in yarışmadan atılmasını engelledi
ama bu kez faturası biraz yüksek oldu.
2025 yılındaki Gazze'deki savaş ve bu çatışmaların yol açtığı insani kriz yüzünden, birçok
ülke ve bazı kamu yayıncı kuruluşları İsrail'in Eurovision 2026'ya kabul edilmemesini talep
etmeye başladı. Bazı ülkeler ve yayıncılar, geçmiş yıllarda yaşanan protestoları ve savaş
nedeniyle "tarafsızlık", "insan hakları" ve "uluslararası sorumluluk" gerekçesiyle, Eurovision
Şarkı Yarışmasının apolitik kalması gerektiğini savunuyordu. Bu beklentiler üzerine Avrupa
Yayın Birliği (EBU), 2026'ye İsrail'in katılımı konusunda bir oylama yapılacağını ve tüm üye
yayıncıların — özellikle ulusal yayıncı kuruluşlar — görüşlerini dile getireceğini duyurdu.
OLDU BİTTİ VE RESTLEŞME
EBU, Kasım 2025 başında yapılması planlanan olağanüstü bir genel kurul toplantısı
aracılığıyla, KAN (İsrail kamu yayıncısı) ile ilgili katılım durumunu oylamaya sunacağının
bilgisini yayıncılara iletti. Ancak nihai toplantıda, üye yayıncıların önerdiği oylamadan
nedense hep "kaçınıldı" yani bir başka deyişle bu özel oylama yapılmadı. EBU, bunun yerine
Eurovision oylama sistemini — "güven ve şeffaflığı güçlendirmek" amacıyla — yeniden
düzenleyen yeni kurallarını açıkladı. Bu yeni kurallara uymayı kabul eden tüm üye yayıncılar
yarışmaya katılmaya hak kazandı. Adeta bir karambol yaratan Avrupa Yayın Birliği (EBU) bu
vesileyle dolaylı yolla da olsa İsrail'in 2026'da yapılacak yarışmaya katılmasına izin verdi.
Ancak bu kararla beraber ortaya çıkan bu "oldu bitti"ye hoşnut olmayan bazı yayıncılar karara
tepki gösterdi ve "İsrail'e izin verilirse biz katılmayız" açıklamalarını yapmaya başladı. Bu
ülkeler Avrupa Yayın Birliği ile adeta bir restleşmeye girdi.
Bir kısım ülke ve yayıncı, İsrail'in Gazze'deki saldırılarından dolayı "insani kriz, sivillerin
ölümü, savaş suçu ve uluslararası hukuk ihlalleri" bağlamında sorumlu olduğunu savundu. Bu
nedenle İsrail'in Eurovision gibi kültürel bir etkinlikte yer almaması gerektiğini belirtti.
Ayrıca, 2024 ve 2025 Eurovision yarışmalarında İsrail'in katılımı sırasında protestolar
yaşandı. Bazı katılımcılar ve izleyiciler, yarışmanın "bir müzik yarışması" olmaktan çıkıp
siyasi mesaj aracı haline geldiğini ifade etti. Yayıncı kuruluşların bazıları (örneğin RTVE —
İspanya'nın kamu yayını) ve birkaç ülke, "eğer İsrail katılırsa biz Eurovision'a katılmayız"
diyerek açık boykot tehdidinde bulundu.
Öte yandan, bazı ülkeler ve yayıncılar, Eurovision Şarkı Yarışmasının kültürel ve "uluslararası
müzik" bağlamını koruması gerektiğini ve siyaset içermemesi gerektiğini savundu. Örneğin,
oylamaya karşı çıkan yayıncı kuruluşlardan bazıları, "kurallara uyduğu sürece her ülkenin
katılma hakkı olmalı" görüşünü savundu ve İsrail'e dolaylı destek verdi. Buna ek olarak, bazı
büyük ülkeler — özellikle Almanya — bu süreçte açıkça İsrail'i destekledi. Almanya
Başbakanı Friedrich Merz, eğer İsrail dışlanırsa Almanya'nın da yarışmadan çekileceğini
açıkladı.
OYLAMA KARAMBOLE GETİRİLDİ
Avrupa Yayın Birliği yaptı yapacağını ve olayı yine karambole getirerek 4 Aralık günü
İsviçre'nin Cenevre şehrinde düzenlenen Avrupa Yayın Birliği (EBU) Genel Kurulu'nda
İsrail'in katılımı tartışmaya açtı ancak ülkelerin konu hakkında bir oylama yapılması talebini
reddetti. EBU yaptığı açıklamada üye ülkelerin büyük çoğunluğunun, katılım konusunda
başka bir oylama yapılmasına gerek olmadığı ve yarışmanın ek tedbirlerle planlandığı gibi
devam etmesi gerektiği konusunda mutabık kaldığını belirtti. Böylece EBU bir kez daha işi
karambole getirdi ve oylama yapılmadan İsrail'in yarışmaya katılmasına çanak tuttu.
Yapılan toplantıdan sonra Avrupa Yayın Birliği EBU'nun kararına sinirlenen bazı ülkeler ve
kamu kuruluşları 2026 Eurovision'a katılmayacaklarını açıkladı. Bu dört ülke aşağıdaki gibi
sıralandı:
RTVE — İspanya
AVROTROS — Hollanda
RTE — İrlanda
RTVSLO — Slovenya
Bu dört ülke yarışmayı boykot edecek olsa da bu kararı destekleyen ülke sayısı da
azımsanmayacak kadar. Belçika ile ilgili dedikodular yayılsa da bir gün sonra Belçika kamu
yayıncısı yarışmaya katılacaklarını açıkladı. Finlandiya devlet kanalı YLE, "EBU'nun oylama
sistemindeki eksiklikleri giderme kararını ve Eurovision'u geliştirmeyi amaçlayan diğer
önlemleri destekliyoruz. Norveç, İsveç ve Danimarka'daki yayıncı kuruluşlarıyla ortak bir
görüşe sahibiz." açıklamasını yaparak 2026 Eurovision'a katılacağını duyurdu. Fransa
Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İsrail'in Eurovision'da boykot edilmesine karşı çıkarak
"Fransa hiçbir zaman bir halkı veya bir sanatçıyı boykot etme yoluna gitmeyecektir" dedi.
İsveç gazetesi Aftonbladet'in yaptığı ve 89 bin kişinin katıldığı "İsveç Eurovision'u boykot
etmeli mi" anketinde oyların yüzde 63'ü "Evet", yüzde 31'i ise "Hayır" çıktı. Yani İsveç
yarışmadan çekilmese de halk buna katılmadı.
2017 yılında Eurovision Şarkı Yarışmasını kazanan Salvador Sobral, Portekiz'in katılımına
tepki gösterdi. "Bu sahip olduğumuz siyasi korkaklık, kamu kurumlarının kurumsal
korkaklığıyla tutarlı. Bu beni üzüyor, çünkü bu sadece siyasi bir mesele değil; insani bir
mesele ve karar aslında çok açık. Yapabileceğim tek şey bir çağrı yapmak." ve başta Portekiz
olmak üzere diğer ülkeleri insani bir meseleye duyarsız olmakla suçladı.
Karar en çok sevinen tabii ki İsrail oldu. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Eurovision
kararını sevinçle karşıladı: "İsrail dünyanın her yerinde temsil edilmeyi hak ediyor ve ben de
bu davaya tamamen ve aktif olarak bağlıyım." Tüm bunlar yaşanırken Avrupa Yayın Birliği,
boykotun Eurovision'un finansmanı üzerinde hiçbir etkisi olmayacağını açıkladı.
Organizasyonun finansmanına elbette bir şey olmaz çünkü Eurovision Şarkı Yarışmasının son
birkaç yıldır ana sponsorlarından biri İsrail firması.
BOYKOT EDEN ÜLKELER NE DEDİ
İspanya (RTVE): EBU'nun, KAN'ın (İsrail) yarışmaya katılmasına izin vererek "tarafsızlık"
ilkesine gölge düşürdüğünü ve bu kararı güvenilmez bulduğunu açıkladı ve RTVE Genel
Sekreteri, "Eurovision artık temel değerlere aykırı" dedi.
Hollanda (AVROTROS): Kamu yayıncısı olarak sorumlulukları olduğunu, savaş ve
Gazze'de yaşanan can kayıpları (özellikle siviller, gazeteciler) nedeniyle bu katılımın kabul
edilemez olduğunu belirtti. "Kültür birleştirir ama her koşulda değil" ifadesi kullanıldı.

5