Samsun'un İlkadım ilçesinde bulunan özel bir okulda, 9. sınıf öğrencisi Y.E.A., teneffüs sırasında iki okul arkadaşının zorbalığına maruz kaldı.
Kafasına poşet geçirilen Y.E.A., bu sırada dengesini kaybederek düştü ve ayağını kırdı.
Hemen ameliyata alınan öğrenciye 17 dikiş atıldı ve ayrıca ayağına platin takılarak 1 ay rapor verildi.
14 yaşındaki çocukların yaptığına bakar mısınız
Muhtemelen uyarı cezası alıp zorbalıklarına kaldıkları yerden devam ederler.
Akran zorbalığı yüzünden hayatını kaybeden çocuklar da oluyor, haberlerde okuyoruz.
Okullarda akran zorbalığının önüne geçilmesi için farkındalık projeleri vs. yapılıyor ama bazı çocuklar yetiştikleri ortam ve ailelerin yanlış yönlendirmeleriyle şiddete meyilli büyüyorlar.
Onlar için kabadayı olmak, arkadaşları arasında korku salmak daha fiyakalı.
Kibar, kurallara uyan, uslu ve merhametli yetiştirilen çocuklar genelde okullarda eziliyorlar!
Bu normal hayat için de geçerli.
Mütevazı, efendi olursanız birçok ortamda eziliyorsunuz!
Bazen veliler arasında "Merhametli, efendi çocuk yetiştirerek hata mı yapıyoruz yoksa" diye tartışmalar oluyor.
Bazıları 'Sana vurana sen de vur' ekolünde çocuk yetiştirmeliyiz diyorlar!
Türkiye şartlarında vurana vurmazsan sana daha çok vuruyorlar!
Tam da bu sorunu özetleyen olay önceki gün Gebze'de yaşandı.
Bir baba, süratli gittiği için uyardığı cip sürücüsü tarafından iki çocuğunu gözleri önünde tokatlandı, boğazı sıkıldı!
Bu şehir eşkıyası yakalandı ama çocuklar babalarını hep olayla hatırlayacaklar ve travma yaşayacaklar!
Baba, o şehir eşkıyasını dövseydi çocuklarının ve sosyal medyanın kahramanı olacaktı!
Goethe'nin de dediği gibi ne yazık ki "Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir." Şiddet çözüm değil elbette ama çocuklarınıza en azından kendilerini savunmayı öğretin!
Çocuklarınızı güvenli ortamlarda ve özel okullarda büyütseniz de Mattia Ahmet Minguzzi cinayetinde olduğu gibi zalim bir çocuk çıkıp çocuğunuza bıçak saplayabilir.
Çocuğunuz ölür, öldüren de 'suça sürüklenmiş çocuk' romantizmi sayesinde birkaç yıl yatıp çıkar!
***
MESAJLAŞMAK MI KONUŞMAK MI
Z ve Y kuşağı telefonlara cevap vermiyormuş.
18-34 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 70'i mesajlaşmayı tercih ediyormuş.
Bence de doğrusunu yapıyorlar. Küçük bir iş için telefonda uzun uzun konuşmak bazen bezdirici olabiliyor.
52 yaşında bir 'boomer' olarak ben de günlük akışta işlerimi halletmek için mesajlaşmayı tercih ediyorum.
Elbette bir dostla sohbet ederken konuşmayı tercih ediyorum.
Acil bir durum yoksa mesajlaşmak en sağlıklısı.
Mesajlaşınca konular daha net anlaşılıyor ve kesin kararlar alınabiliyor.
***
BENDEN SİZE KÜÇÜK BİR TAVSİYE
Bir vatandaş, "Benzin istasyonlarında ya da otellerde kahve içtiğiniz kahve makinalarının içini hiç merak ettiniz mi O masum görünen makinalar aslında hiç de masum değilmiş" diyerek paylaşım yaptı.
Makinelerin içinde biriken kiri ve kurtlanmayı gösterdi.
Ve "Bazen kahvenin tadı size farklı ya da biraz ekşi geliyorsa filtre kısmında kurtlanma oluşmuştur" dedi.
Geneleme yapmak doğru değil. Mutlaka düzenli temizlenen makineler de vardı.
Öte yandan evde kahve makinesi kullananlar bilir; her seferinde makinenin aparatlarını temizlemek, yıkamak bazen bıktırıcı oluyor.
Benzin istasyonları ve otellerdeki yoğunluk yüzünden kahve makinelerinin temizlenmesinde aksaklık olabilir.
Uzun araba yolculuklarda uykunuz geliyorsa, mutlaka aracı kenara çekip, uyumaya çalışın.
Eğer uyuyamıyorsanız bir kamyoncudan öğrendiğim yöntemden bahsedeyim; küçük pet şişede soğuk su alın yarısını içip kalan kısma klasik toz kahve ekleyip çalkalayın ve o soğuk kahveyi için ve ayakkabılarınızı çıkarıp çıplak ayakla araç sürün. Bende işe yarıyor.