İstanbul'un kuzeyinde, Karadeniz'in kıyısında yükselen Yoros Kalesi, taşların ve harcın sessiz anlatımıyla geçmişin derinliklerini gözler önüne serer. Anadolu Kavağı sırtlarında konumlanan yapı, Boğaz girişinin kontrolünü sağlayan önemli bir merkez olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
Taşların arasındaki Grekçe kitabeler, kalenin Bizans döneminde inşa edildiğini gösterir. Bu yazıtlar, halk arasında yayılan Ceneviz kökeni iddialarını çürütürken, yapının tarihî kökenini doğrular. 14. yüzyılın başında Türkler kaleyi ele geçirmiş, kısa bir süre sonra Ceneviz hâkimiyetiyle geçiş dönemini yaşamıştır. 14. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Osmanlılar kaleyi yeniden denetim altına almıştır. Bu hareketlilik, Yoros'un Boğaz boyunca sahip olduğu stratejik önemi de göstermektedir.
Mimarlık açısından kale, İstanbul'daki diğer kaleler arasında en geniş alanı kaplayan örneklerden biridir. Kullanılan harç, kum, kireç ve çakıl ile tuğla parçalarının karışımından oluşur. Puzolanik katkılar, harca açık pembe tonunu kazandırır. Harç kalınlığı 3 ila 12 santimetre arasında değişir ve iç surlardaki bazı burçlar hâlâ sağlam durumdadır.
1391 yılında Yıldırım Bayezid, kaleyi üs olarak kullanmış, buradan Anadolu Hisarı inşa edilmiştir. Çevredeki şehitlikler, kalenin tarihî işlevini ve askerî müdahalelerin bedelini gösterir. 1399 yılında Fransız Mareşal Boucicaut, Karadeniz'den gelirken kaleye saldırma cesaretini gösterememiş, yalnızca çevredeki köyleri yakmakla yetinmiştir. 1414 öncesinde Çelebi Mehmed, taht mücadelesi sırasında kalede konaklamış ve Osmanlı hâkimiyetini güçlendiren bir üs olarak kullanmıştır.
"EL GUIROL DE LA TURQUIA"
Kale, İspanyol elçi Ruy Gonzales de Clavijo tarafından gözlemlenmiş, "El Guirol de la Turquia" adıyla kaydedilmiştir. Bu kayıt, kalenin bakımlı olduğunu ve Türk garnizonu tarafından korunduğunu belirtir. Osmanlı döneminde II. Bayezid kaleyi onarmış, mescit ve hamam ekleyerek fonksiyonlarını genişletmiştir. 1576 tarihli arşiv belgeleri, cami, çeşme ve hamamın da tamir edildiğini doğrular. 16. yüzyıl sonunda Alman seyyah M. Heberer, kaleyi sağlam bulmuş ve gravürünü kaydetmiştir. İ8. ve 19. yüzyıllarda Yoros Kalesi, küçük bir yerleşim birimi olarak kullanılmıştır. İçinde 25 evlik bir mahallenin bulunduğu, 20 kişilik bir müfrezenin görev yaptığı belgelenmiştir. Bu bilgiler, kalenin askerî işlevinin yanında sosyal ve kültürel bir merkez olarak da işlev gördüğünü ortaya koyar. 2010 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi tarafından yürütülen kazı ve restorasyonlar, kalenin tarihî ve kültürel mirasını yeniden görünür hâle getirmiştir. 2013–2014 kazılarında çıkarılan eserler, 2015 yılında çalınmış ve mirasın korunmasının önemini vurgulamıştır.