Yeniköy sahilinde, Köybaşı Caddesi 247 numarada yer alan Tahsin Bey Yalısı, Boğaziçi'nin kıyısında konumlanan ve geçmişi trajediler, ekonomik çöküşler ve hukuk mücadeleleri ile örülü bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Suzan Sabancı Dinçer ve Haluk Dinçer'in mülkiyetine geçmiş olan bu yapı, yıllar boyunca "lanetli yalı" olarak anılmış ve her el değiştirme süreci, bir önceki dönemin belirsizlikleri ile beslenmiştir.
Parselin tarihsel geçmişi XVIII. ve XIX. yüzyıllara kadar uzanır; o dönemde Sağır Ahmet Bey Yalısı bu alanda yükselmiş, II. Abdülhamid döneminde Jöntürk hareketi için kritik bir buluşma mekânı görevini üstlenmiştir. Zaman içinde ahşap yapı işlevini yitirmiş ve 1940'lı yılların başında satışa çıkarılmıştır. Dönemin güçlü müteahhitlerinden Tahsin Uzel, yapıyı satın almış ve yanındaki Reşit Paşa ailesine ait parseli de bünyesine katarak arsayı genişletmiştir. Ardından dönemin önemli mimarlarından Sedad Hakkı Eldem'e yeni bir yalı inşa ettirilmiş ve yapı, o tarihten itibaren "Tahsin Bey Yalısı" olarak anılmaya başlanmıştır.
TRAFİK KAZASI ÖLÜM VE İFLAS
Uzel ailesinin yaşamı, yeni yapının tamamlanmasının ardından trajedilerle şekillenmiştir. Avrupa'da eğitim gören oğulları Murat, mezuniyet telgrafını bekledikleri gün bir trafik kazasında yaşamını yitirmiş, bu ölüm ailede derin bir boşluk yaratmıştır. Tahsin Bey'in şirketi kısa süre sonra iflas etmiş ve yalı aileden çıkarak Tercüman gazetesi sahibi Kemal Ilıcak ve eşi Nazlı Ilıcak'ın eline geçmiştir. Bu dönemde yaşanan ekonomik çöküşler ve ölümler, yapının uğursuzluk algısını pekiştirmiş ve kalıcı izler bırakmıştır.
1990'lı yıllara gelindiğinde yalı, İktisat Bankası sahibi Erol Aksoy'a satılmış ancak bankanın TMSF'ye devredilmesi ile yapı tekrar el değiştirmiştir. Bu süreçte ailenin yaşadığı kazalar ve ekonomik belirsizlikler, yalıya ilişkin anlatıyı ağırlaştırmış, geçmişin yarattığı toplumsal ve psikolojik yükleri görünür hâle getirmiştir. Murat Bardakçı'nın derlemeleri, yapının hikâyesinin Boğaziçi'ndeki mülkiyet ilişkilerinin kırılganlığını ve mekânın sahiplerinin yaşamlarının tarihî süreçlerle kesişmesini açık biçimde ortaya koymaktadır.
Tahsin Bey Yalısı, Boğaziçi'nde konumu, rıhtım uzunluğu ve hacmi nedeniyle eşsiz bir değer kazanmıştır. Yaklaşık 80 metreyi bulan rıhtım uzunluğu ve zarif cephesi ile Boğaz silüetinde kendine özgü bir yer edinmiştir. Sedad Hakkı Eldem'in imzasını taşıyan yapı, Osmanlı yerleşim kurgusunu modern çizgilerle yorumlamakta, iç sofa düzenlemeleri ve bahçe bütünlüğü ile denizle mekân arasında akıcı bir ilişki kurmaktadır.