İstanbul'un Anadolu yakasında, Caddebostan sahilinde yükselen Ragıp Paşa Köşkü bir dönemin kültürünü, siyasî atmosferini ve estetik anlayışını yansıtan nadir yapılardan biridir. Kadıköy'ün simgesi haline gelen köşke Perili Köşk de denir. Eğriboz'da 1857'de dünyaya gelen Ragıp Paşa, Galatasaray Lisesi ve Mülkiye Mektebi'nde aldığı eğitimle devlet kadroları arasına girmiş, Yıldız Sarayı'nda mabeyncilik görevinde bulunmuş, II. Abdülhamid'e yakın çevrede yer alarak yüksek itibara kavuşmuştur. Saray tecrübesi ve edindiği servet, Caddebostan kıyısında bir köşk inşa ettirecek kudreti sağlamıştır.
1906 yılında temeli atılan yapı, Prusyalı mimar August Jasmund'un imzasını taşır. Sirkeci Garı'yla tanınan bu mimar, İstanbul'da geçirdiği yıllarda Batı üslubunu yerel dokuya uyarlama becerisiyle öne çıkmıştır. Köşkün cephe düzeni, geniş pencereleri, kule formu ve kâgir gövde üzerine yerleştirilen ahşap kaplamaları bu etkileşimin somut ifadesidir. İç mekânda eritilmiş varak altınla süslenmiş tavanlar, Viyana'dan getirilen parke döşemeler, İtalya menşeli mermerler ve renkli camlarla bezenmiş salonlar, dönemin estetik iddialarını yansıtır. Denize nazır kule, yapıya görkemli bir kimlik kazandırırken kara yönündeki büyük demir kapı, ziyaretçiyi anıtsal bir atmosferle karşılar.
KÜÇÜK DOLMABAHÇE VE SARAY YAVRUSU
Küçük Dolmabahçe ve Saray Yavrusu unvanlarıyla anılmasına yol açan tavanlardaki altın varaklar, ince işlenmiş kalem süslemeleri, zarif pervazları ve ustalıkla yapılmış yaşmaklarıyla göz kamaştırır. Köşkün bahçesi de mimarî düzenin ayrılmaz bir parçasıdır. Yirmi yedi dönümlük geniş arazide meşe, çınar ve kestane ağaçlarıyla oluşan zengin bitki örtüsü, taşlı yollar ve düzenli çiçek tarhları, dönemin sayfiye kültürünü ortaya koyar. Beyaz mermerden inşa edilen rıhtım, Marmara'nın dalgalarına karşı sağlam bir eşik oluşturur.
Ragıp Paşa Köşkü'nün hemen yanında, incir ağaçlarının serin gölgesine yaslanan Caddebostan Plajı yer almaktaydı. İstanbul'un yaz mevsiminde en rağbet gören sahillerinden biri olarak bilinen bu plaj, denize paralel uzanan kabinleri ve arkasında yükselen, iki katlı uzun binalarıyla dikkat çekerdi. Fakat şehir planlamasında yapılan değişiklikler bu düzeni bozmuştur. Sahil yolunun genişletilmesi sırasında plaja ait binalar ortadan kaldırılmış, incir ağaçlarının gölgesindeki o hayat dolu mekân bir daha eski günlerine dönememiştir. Böylece Caddebostan Plajı, kentin modernleşme hamleleri içinde kimliğini kaybeden alanlardan biri hâline gelmiştir.
Ragıp Paşa, Caddebostan'daki köşkte yılın belirli dönemlerinde ikamet etmiştir. Daha çok Sarıyer'deki yalı ve Yıldız Sarayı çevresinde yaşamayı tercih etse de Caddebostan'daki yapı, ona huzur ve geri çekilme imkânı sağlamıştır. 1920 yılında burada vefat eden Paşa, köşkü ardında yeni sahiplerle baş başa bırakmıştır. Önce Avukat İbrahim Ali Bey'in, ardından Sait Çiftçi'nin mülkiyetine geçen köşk, zamanla farklı işlevler üstlenmiştir. Bir dönem Yacht Kulübü, ardından askerî nekahethane olarak kullanılmıştır.