Türkiye'nin kültürel mirası içinde oyuncak müzeleri, çocukluk deneyimlerinin toplumsal dimağ ile birleştiği ender alanlardan birini oluşturur. Her bir müze, bulunduğu şehrin ruhunu taşıyan, tarih ile koleksiyonculuğu buluşturan, ziyaretçiyi gündelik yaşamın ağırlığından çıkarıp başka bir zamansallığa yönlendiren özgün bir kültür mekânı niteliği taşır. Bu kurumların ortaya çıkışı genellikle bireysel gayretlerin sürdürdüğü uzun soluklu arayışların sonucudur. Türkiye'nin farklı şehirlerinde gelişen bu müzecilik hareketi, zaman içinde güçlü bir kültür ağına dönüşmüş, yerel inisiyatiflerin koleksiyonlarıyla genişleyen bir bütün hâlini almıştır. Şimdi bu müzelerden birkaçına bakalım:
ANKARA'DA
Ankara'da 1990 yılında açılan oyuncak müzesi, ülkemizde bu alanda kurumsallaşma yönünde atılmış ilk ciddi adımlardan biri olarak kabul edilir. Başkentteki bu kurum, oyuncak tarihinin yerli literatürde görülmeyen bir biçimde ele alınmasını sağlayarak sonraki müze oluşumlarının düşünsel zemininin güçlenmesine katkı vermiştir. Ziyaretçi kitlesi açısından çocuklarla sınırlı kalmayan bu müze, yetişkinlerin kendi geçmişlerine dönük hatırlama süreçlerini de harekete geçiren bir mekânsal atmosfer oluşturmuştur. Koleksiyon yapısı, dünyanın farklı kültürlerinden getirilen örnekleri içermesi sayesinde geniş bir tarihsel çerçeve sunmaktadır.
İZMİR'DE
İzmir'in Urla ilçesine bağlı Bademler Köyü'nde oluşturulan oyuncak müzesi, köy ölçeğinde kültür üretiminin ne tür bir derinliğe ulaşabileceğini gösteren etkileyici bir örnektir. Arkeolog Musa Baran'ın girişimiyle kurulan bu müze, köyün kültürel kimliğine entegre bir müzecilik anlayışı geliştirmiştir. Ziyaretçi burada Ege'nin yerleşik kültürünün üretim tarzlarını sezmeye imkân veren bir bütünlükle karşılaşır. Ahşap, tekstil ve metal objelerin farklı dönemlere yayılan temsil gücü, koleksiyonun iç ritmini belirler.
ANTALYA'DA
Antalya'da açılan oyuncak müzesi, turistik hareketliliğin yoğun olduğu bir şehirde kültürel sürekliliği güçlendiren önemli bir odak alanı oluşturmaktadır. Müzenin mimari düzeni, ziyaretçiyi sergilenen objelerle doğrudan ilişki kurmaya yönelten bir sahneleme anlayışıyla tasarlanmıştır. Burada sergilenen oyuncakların büyük kısmı 19. ve 20. yüzyılın temsil gücü yüksek örneklerinden meydana gelmektedir. Özellikle liman kentlerinin ticari çeşitliliğini yansıtan oyuncaklar, dönemin kültürel dolaşım ağları konusunda fikir vermektedir.
GAZİANTEP'TE
Gaziantep'te kurulan oyuncak müzesi, kentin zanaatkârlık geleneğini tarihsel oyuncak kültürüyle ilişkilendiren güçlü anlatısı sayesinde bölgesel ölçekte farklı bir yer edinmiştir. Burada görülen örnekler, 18. yüzyıldan günümüze ulaşabilmiş oyuncakların maddi dokusunu koruyan niteliktedir. Ayrıca dünyanın çeşitli toplumlarına ait çocuk kıyafetlerinin sergilenmesi, müzenin kültürlerarası bakış açısını genişletir. Gaziantep'in tarihsel ticaret yolları üzerindeki konumu, koleksiyonun çok yönlü yapısını destekleyen bir arka plan oluşturur.
Görüldüğü üzere Türkiye'nin farklı şehirlerinde ortaya çıkan bu müzeler, kültür politikaları açısından ele alındığında yerel mirasın korunmasında ciddi bir işlev üstlenmiştir. Oyuncağın taşıdığı masumiyet ve kişisel geçmişle kurduğu ilişki, bu müzeleri mimari birer yapıdan öte bireyin iç dünyasına temas eden kültürel misyonlara dönüştürmektedir. Dolayısıyla her bir müze, ziyaretçide hatırlama, yeniden düşünme ve geçmişle karşılaşma imkânı yaratarak kültürel sürekliliğe katkı vermektedir.
İSTANBUL'DA
Bu geniş müze ağının merkezinde yer alan İstanbul Oyuncak Müzesi ise Türkiye'nin oyuncak kültürüyle kurduğu ilişkinin en görünür, en etkileyici ve en uluslararası nitelik taşıyan örneği olarak öne çıkmaktadır. Şair ve yazar Sunay Akın'ın yirmi yıla yayılan araştırma ve koleksiyonculuk emeği, İstanbul'un Göztepe semtindeki aile köşkünü kültürel bir odak alanına dönüştürmüştür. Müzenin kuruluşu, kişisel bir merakın kamusal bir kültür kurumuna dönüşmesinin çarpıcı örneklerinden biridir. Dünyanın kırktan fazla ülkesinden toplanan antika oyuncaklar, müzenin zihinsel omurgasını oluşturmaktadır. Bu koleksiyon, taşıdığı kültürel izlekler bakımından büyük önem taşımaktadır.

13