Aşiyan Müzesi -Yuvadan müzeye

İstanbul'un boğaz manzarasına karşı yükselen, Rumeli Hisarı'nın yamaçlarında, 1906 yılında inşa edilen Aşiyan Müzesi, şair Tevfik Fikret'in yaşamına, sanatına ve fikir dünyasına açılan bir kapı gibidir.

Şair, doğayla iç içe bir yaşam alanı yaratmak ve öğretmenlik görevini sürdürdüğü Robert Kolej'in yakınında huzurlu bir ev sahibi olmak amacıyla bu alanı seçmiştir. Kendisinin çizdiği ve her odasının detaylarını özenle tasarladığı yapı, Fikret'in estetik zevkini ve entelektüel inceliğini ortaya koyar.

Farsça'da "yuva" anlamına gelen Aşiyan ismi, şairin bu evi için seçtiği anlamı aşarak, İstanbul'un kültürel simgelerinden biri haline gelmiştir.

Aşiyan Müzesi, ziyaretçisini zamanın ve mekânın sınırlarından uzak bir dünyaya davet ediyor. Bahçedeki çamlar, taş patikalar ve özenle seçilmiş bitkiler, adım attığınız anda sizi zamanda bir yolculuğa çıkarıyor…

Ev üç katlı yapısıyla, bahçesinde yer alan taş işçiliği, havuz ve peyzajıyla ziyaretçilerini geçmişe taşır. Fikret'in yaşamına tanıklık eden eşyalar, şairin çalışma odasından yatak odasına, yemek odasından mutfak ve çamaşırhaneye kadar özenle yerleştirilmiş; balmumu heykeller ve özgün mobilyalarla tarihi doku korunmuştur. Ana salonun gotik ve çiçek motifleriyle bezeli duvarları, sedef kakmalı sedirleri, kadife döşemeleri ve cam işçiliği, dönemin İstanbul zevkini bugüne taşır.

Şairin odalarında yer alan tablolar, fotoğraflar ve hat levhalar, Tanzimat Edebiyatı'nın ve Edebiyat-ı Cedide'nin önemli isimlerinin izlerini taşır. Özellikle Şehzade Abdülmecid'in Sis adlı tablosu, Fikret'in şiirlerinden aldığı ilhamın görsel bir ifadesi olarak müzenin odalarında yerini alır.

Kuş sesleri ve ağaçların hışırtısı, şairin hayal dünyasını anlatan bir senfoni oluşturuyor.

Aşiyan'ın bahçesi ve konumu, şairin doğa ve edebiyatla kurduğu ilişkiyi gözler önüne serer. Şairin bahçeye ve manzaraya bakarak yazdığı şiirler, özellikle Hürriyet yolunda alt başlığıyla tanınan "İzler" şiiri ve Halûk'un Defteri'nde yer alan eserleri, mekânın şair üzerinde bıraktığı etkilerin somut göstergesidir.

Ev, dönemin entelektüel ve sanatsal bir buluşma noktasıdır aslında bir nev'i ilham kaynağıdır. Özellikle üst kattaki çalışma odası ve Sokrates Penceresi, Boğaz'ın eşsiz manzarasıyla birleşerek, şairin üretkenliğine katkıda bulunmuş ve Fikret'in eserlerine yansımıştır.