Tüm hekim kardeşlerime diyorum ki; yatıp kalkıp Allah'a şükredelim ki, Sağlık Bakanlığı hekimler tarafından yönetiliyor. Bunu neden diyorum Sağlık Bakanı'nın hekim olmasına rağmen hekimler bu sıkıntıları çekiyorsa birde bakan başka meslekten olsaydı derdimizi Ummana döker, Asumana inlerdik. Hani denir ya, hekimin, hekimden başka dostu olmaz. Demek ki yetkili olup da nereden geldiğini unutanlar için bu söylem geçerli oluyor. Canları sağ olsun, mahkeme kadıya mülk değil, bir süre sonra oradan inince bakalım ne diyecekler.
İlginç olan da özellikle AKP İktidarları döneminde ilk bakanlardan Recep Akdağ'la başlayıp, devam eden bir uygulama var. O da şu, hekim adeta seçmenin bir hizmetkarı gibi gösterildi. Siyaset gibi sağlıkta buraya endekslendi. Yetmiyor, öyle siyasi konuşmalar yapılıyor ki, hekimlerle halkı karşı karşıya getiriyorlar. Hekimler ve sağlıkçılar sık sık vatandaşlar tarafından darp ediliyor.
Hekimlere yapılanlar o denli ağır duruma gelince hekimler sokaklara çıktılar. Corona döneminde hekim çileleri ve verdiğimiz şehitler unutuldu. O dönemde balkonlarda alkışlananlar bugün unutuldu. Peki o alkışlanan hekimler ne oldu da sokaklara çıktılar Bir ülkede aile hekimleri günlerce boykot yapıp, sokaklara çıkıyorsa, kamu hastanelerinin ameliyathane ve endoskopi ünitelerinin, hafta içi saat 2200'ye, hafta sonu 08.00-17.00 saatleri arasında aktif tutulup, hekimler de vardiya halinde çalışacak diyorsanız, hasta sağlığını hiçe sayıyorsunuz demektir. Bu meslek, insan sağlığı ile uğraşır. Eğer siz bir hekimi işçi statüsünde görüyorsanız bu çok büyük hatadır. Bu uygulama hekimlik iradesine aykırı olmakla birlikte, hasta güvenliği içinde son derece tehlikelidir. Hekim bir robot değildir. Hekim hem bedenen , hem de beyin olarak yorulur. Siz böyle yaparak hekimlerin dinlenme haklarına da saygılı olmuyorsunuz. En azından bu, bilimsel gerçeklerle örtüşmediği gibi hekim hakları ve etiği ile de örtüşmez.
Yorgun ve tükenmiş hekimler üzerinden sağlık hizmeti verilemez.
Hekim YOKSA sağlık sistemi de YOKTUR.
Geçmiş günlere bakarak, hekimliği tadıyla, tuzuyla ve keyifle yapmışız diyorum. Bugün artık Türkiye'de atılan her adıma maalesef SİYASET bulaşık. AKP iktidarı öncesinde yok muydu Vardı ama o dönemlerde yok denecek kadar azdı. Bugün mü, o dönem de başlayan ve gittikçe kamudaki tüm kurumlara bulaşan siyasetle tüm mesleklerin tadı kaçtı. Eğitim, Adalet ve Sağlık'ta siyaset egemen olursa, ülkede geleceğimiz nokta burasıdır. Bu sağlık açısından daha iyi günlerimiz.
Değerli Meslektaşım Kemal Memişoğlu, bulunduğunuz makam Sağlık Bakanlığı. İşiniz zor. ünkü özgür kararlar verebileceğinizden emin değilim. ünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla demeden konuşmaya başlayan bakan yok. Aldığınız tüm kararlarda, üst yönetim memnuniyetleri kaçınılmaz. İçiniz elvermese de uygulama zorunluluğunuz var. Ancak bir konuyu unutmamalısınız. Yönetimde bulunduğunuz dönemlerdeki eksiklik ve yakınmaların tümü kamuoyunda size yazılıyor.
Kamu hastaneleri hekimler açısından boşalıyor. Giderek de hızlanacak. Eğer bu gidişlere engel olamazsanız, kamu hastanelerine mecbur olan toplumun %80'inin zorda olduğu sağlığı iyice zora girecek. Kamu hastanelerinde vatandaş neler çekiyor bilen var mı Neler çekildiğinin bilinmesi için o ortamı yaşamak lazım. Peki halkın neler çektiğini kim dile getirecek, seçtiği Milletvekili !! Gelin görün ki, halkın oy vererek seçip TBMM'ye gönderdiği vekiller özel hastanelerde ücretsiz tedavi oldukları için, bu yaşananlardan haberdar değiller.