Gitmesi gerekenler gitsin!

Bu kurban bayramını da, Konya Şehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya'yı kaybetmenin yürekleri yakan acısı ile geçirdik. Geride iki çocuk, gözü yaşlı bir eş, anne-baba, kardeşler, meslektaşlar ve hastalar kaldı.Tüm sağlık camiasının ve yüreğinde, halen acıma duygusunu yitirmemiş halkımızın başı sağ olsun.2003 yılında, sağlıkta dönüşüm diye bir hareket başlatılıyordu. Bu atılım hem gelecekte sağlıktaki özelleşmenin yolunu açacak, hem de seçmen memnuniyeti oluşturup sandığa yansıyacaktı.Uygulamaya koydukları sağlıktaki dönüşüm ve siyasi söylemler "Doktor vatandaşımın emrinde olacak. Doktor vatandaşımın emrinde olmazsa, doktor vatandaşa hesap verecek" söylemi, hekim hasta ilişkilerini nerelere taşıdığını hep birlikte yaşıyoruz. O günlerden başlayarak sağlık çalışanlarına karşı artan şiddet, cinayetlere dönüşüyor.Tüm bu acılar yaşanırken Sağlık Bakanlığının tırmanan ve cinayetlere varan olaylarla ilgili, nedenlerin araştırıldığı ve geleceğe yönelik ne gibi önlemler alınacağı konusunda kamuya yansıyan ne bir bilimsel çalışması ne de bir önlem olmadı.Her defasında ilgililer, birer başsağlığı mesajları ve bir iki gaz alıcı söylemlerle olayları geçiştirdiler. Onlar için önemli olan ne yaparsak neler, söylersek sandığa yansır onun peşindeydiler.Bu can yakıcı olaylar yaşanırken Sağlık Bakanlığı bu olayların önüne geçmek için gelin TTB mesleğin önde gelen duayenleri, hukukçular ile bir araya gelelim ve ne gibi önlemler alırsak bu olayların önüne geçebiliriz demediler. Çünkü Ülke yönetenlerin, yaşanan tüm sorunlara ortak akılla nasıl çözüm bulunur gibi bir alışkanlıkları yoktur!Tüm bunlar yaşanırken bir gün olsun kendinize sordunuz mu Biz nerede eksik yaptık, Sağlık Bakanlığının hiç mi kusuru yok dediniz miYaşananların çoğu mevcut sağlık kurumlarındaki kaynak, personel yetersizliği ve teknolojik eksikliklerden kaynaklanıyordu. Burada tüm sorumluluk hekimlerin sırtına yükleyerek, hasta ile doktoru karşı karşıya bıraktılar.TTB; Hekim hakları ve çalışanların sağlık güvenceleri ile ilgili karşı duruşlarında vay hainler, bunlar paracı, gözleri doymaz deyip aşağılandılar.Bu ülke halkının varlığı ve mutluluğu için yemin eden sizler değil misiniz.Yıllar önce TBMM de bu sorunlara çözüm bulunması için verilen tüm gensoruları, ya görmemezlikten geldiniz veveya reddettiniz. Müşteri memnun edilecek diyerek, hekimleri halkın gözünde değersizleştirildiniz.Corona'nın ilk aylarında balkonda halkla birlikte alkışlayan sayın Erdoğan, bugün "Giderlerse gitsinler" dedi. Gidiyorlar ve gitmeye de devam ediyorlar Sayın Erdoğan.Bunlar yaşanırken sağlıkçıların sivil toplum örgütü TTB haklı olarak sesini yükseltip bu yaşananlara karşı çıkınca sadece siyasiler değil, cami imamları da hutbe de şehitlerinin acısı ile kıvranan TTB ve doktorlara veryansın ediyordu!!Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum dendiğinde sessizliğe bürünen Sayın Bahçeli, Bayram namazı çıkışında "Bir avuç doktor kılıklı anarşik insanlardan mesleği kurtarmak lazım ve TTB kapatılmalı" diyor.Yetmiyor; Konya da bir Cami imamı hutbede hekimlere verip veriştirmekle kalmıyor, yaşanan olaylara hak veriyor ve bir tür devam edin demeye getiriyor. O din adamına şunu hatırlatmak istiyorum. İmam efendi, hiç olmazsa O konuşma yaptığınız kutsal mekanda "Hastalara iğne bile yapılamadı" diyerek yalan söyleyip cemaati yanılttınız ve kışkırttınız.İki günlük boykotta tüm hastanelerin acil servisleri, her türlü sağlık hizmeti vermeye devam ediyorlardı.Dolmabahçe cami müezzini "Hayır cami'de içki içilmedi, ben din adamıyım yalan söyleyemem..." deyince sürgüne gönderilirken, Doktorlara hutbede ölüm fermanı veren imam görevden alınır diye beklemeye devam ediyoruz.Artık ülkede derin bir sessizlik isteniyor. Yaşanan