Beni Türk hekimlerine emanet ediniz (1938) Giderlerse gitsinler (2022)

Bu yıl, doktorların yaşadığı tüm zorluklara, haksızlıklara karşı, buruk da olsa 14 Mart'ı kutlayacaktık. Ta ki ülkenin Cumhurbaşkanı "gidiyorlarsa gitsinler" diyerek hekimlere kapıyı işaret edene kadar.Sayın Cumhurbaşkanı, o kapıyı gösterdiğiniz çocuklar, bu ülkenin yetiştirdiği ender çocuklardır. Tıp fakültesine çok yüksek puanlar alarak girdiler.Hekimlik bir sevdadır. Öyle olmasa, uzman oluncaya kadar çekilen çilelere değmez. Bizler mesleğimizi seviyoruz. Biz buradayız, gitmiyoruz ve gitmeyeceğiz.Ayrıca unutulmamalıdır ki;" Hekimdir kimin gidip kimin gitmeyeceğini söyleyecek".Değerli Okurlar; Dr.Ezgi Balaban bakın neler diyor !!!Biz de açık konuşmayı seven bir meslek grubuyuz, çoğu zaman da açık konuşmaya mecburuz.Tıpkı bugün olduğu gibi-O övünerek bahsettiğiniz, şehirlerin kilometrelerce uzağına inşa ettiğiniz şehir hastaneleriniz içinde hekim olmazsa soğuk duvarlı, boş binalardan ibarettir. Onları şifa yuvasına çeviren içinde gece gündüz özveriyle çalışan, evlerinden çok orada vakit geçiren, ailelerinden çok hastalarını düşünen hekimlerdir. "Varsın gitsinler" yerine "gitmesinler, müteşekkiriz" demenizle bile bir nebze avunacak olan bizleriz.-Bugün hekimler bir mücadele veriyorsa kendileri kadar hatta belki daha çok, yerimize getirmeye niyetlendiğiniz pırıl pırıl asistan hekimler, genç meslektaşlarımız ablalarının, abilerinin çektiği sıkıntıları çekmesinler diye de veriliyor. Onlar bizim meslektaşlarımız, bizim için tehdit unsuru değiller, olamazlar. Biz bir aileyiz.-Beni siz okutmadınız. Bir sınavı torpilsiz, mülakatsız, hakkımla, çalışarak kazandım. Devletin en temel görevlerinden biri olan eğitim hakkımı kullanarak okudum. Aldığım harç kredisini son kuruşuna kadar geri ödedim. Üzerine neden mecbur tutulduğumu bilmediğim mecburi hizmetimi yaptım. Varsa bir borcum sadece beni okutan anne ve babamadır, size hiçbir şekilde borçlu