SZCTV'de katıldığım bir programda, Erdoğan'ın anayasa değişikliği talebinin:
Kendisinin ve öncelikle de ailesinin geleceğini kurtarmakla ilgili olduğunu söylemiştim...
Çünkü...
Erdoğan son görev döneminde olduğunu görüyordu...
Meclis erken seçim kararı alırsa, bunun tarihi en erken 2025 Kasım...
En geç 2026 Mayıs olacaktı...
Her iki tarih de...
Enflasyonun halen 30'un üzerinde...
İşsizliğin ve hayat pahalılığının en can yakıcı sürecine rastlayacaktı...
Yani:
Bahçeli'nin, 2002 yılında...
DSP, ANAP, DYP ve FP'yi düşürdüğü tuzağa bu kez:
Erdoğan düşecekti...
Erdoğan, zamanında yapılacak bir seçime ise katılamayacak...
Meclis tarafından alınmış bir kararla yapılacak olan erken seçime ise katılsa bile...
Büyük ihtimalle:
İkinci tura dahi kalamayacaktı...
Nasıl mı..
Bir diğer yazıda anlattım...
Eğer mevcut (Kendisinin pervasızca kullandığı) cumhurbaşkanlığı yetkileri değiştirilmezse...
Seçilecek olan cumhurbaşkanı muhalif (Yavaş veya İmamoğlu) ise...
Kendisi arzu etmese bile:
Erdoğan'dan nefret eden milyonlarca seçmenin sokaklarda:
"Bu aileyi yargılayın!" haykırışlarına karşı gelemeyecekti...
"Yeni seçilen cumhurbaşkanının partisi mecliste anayasa değişikliğini sağlayabilecek kadar çoğunluğu elde edemezse ne olacak" sorusu haklı bir sorudur ancak...
Yeni Cumhurbaşkanı...
Erdoğan'ın sıklıkla kullandığı KHK'lar ile:
Erdoğan ve ailesini bir sabah evlerinden alıp götürebilecekti...
İşte bu acı gerçek Erdoğan'ın uykularını kaçırıyordu...
Kendi kullandığı yetkileri kullanacak olan yeni cumhurbaşkanı:
Neler yapamazdı ki..
Son günlerde AYM; Cumhurbaşkanı'nın rektör atamasını, MB Başkanını görev süresi olmadan görevden almasını ve benzer daha birkaç yetkisini iptal etti...
En çok da CHP'li siyasetçiler ve gazeteciler sevindi bu iptallere...
Ben ise iptal kararları yayınlanır yayınlanmaz şöyle yazdım ve söyledim:
AYM, cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerini iptal ediyor, Erdoğan'ın yetkilerini değil...
Alınan bu kararlar...
Erdoğan'dan sonra seçilecek cumhurbaşkanını ilgilendiriyor...
Ne dersiniz..
Yanlıyor muyum..
Üyelerinin yarısından çoğu Erdoğan tarafından atanmış AYM:
Gerçekten de hukukun üstünlüğü ilkesine dönüş mü yapıyor..
İsteyen inansın...
Sağlığa zararı yok...
Ama...
Muhalefetin gelecekle ilgili plânlamalarına vereceği zarar çok...
GÜNÜN SÖZÜ"Fakire sürekli yetinmeyi öğretmeyin, fakir zaten yetinmeyi biliyor. Zengine öğretin ki paylaşmayı bilsin...".
Che Guevara
Türkiye ekonomisini yönetenler halen, GSYİH ile kişi başına düşen milli gelirimizin:
"Kaç dolar" olduğunu net bir şekilde açıklamıyorlar...
Ya istatistiğin ekonomide hiçbir işe yaramadığını düşünüyorlar...
Ya da:
İstatistikler çok kötü...
Kamuoyuyla paylaşmak
istemiyorlar...
Oysa...
NOBEL ödüllü Simon Kuznets şöyle demişti:
"Bir ulusun refah seviyesi, GSYİH'nın ölçümü ile belirlenmez. Büyüme hedeflerinde neyin, ne amaçla büyüyeceği çok net bir şekilde belirlenmelidir...".
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının yaptığı gibi...
Kişi başına düşen milli gelirin:
Beklenen eğitim ve yaşam süreleriyle birlikte ağırlıklı ortalamasını alarak:
"İnsanî gelişmeyi" ölçebilirsiniz...
Yolsuzluk oranlarını ve eşitsizliği ölçmeyi deneyebilirsiniz...
Vatandaşlarınızın öznel refahını...
Yani:
Mutluluklarını ölçmeyi deneyebilirsiniz...
Bunları yapmıyorsanız:
Karanlık bir odada kılıç sallayan âmâdan farkınız olmaz...
KEŞKE GÖREVİNE DEVAM ETSEYDİ...Padişah ne zaman birilerini eleştirse, o eleştirilen kişi ve yakın çevresi hemen:
"Sultanım, her işte ve kişide bir kusur bulmak insanın fıtratında vardır" derlermiş...
Kendisinde kusur bulan birileri olmadığı için Padişah bu itirazlara öfkelenir ama ses etmezmiş...
Sonunda saray erkanını toplamış:
"Şehzademe öyle bir düğün tertip edin ki, hiç kimse bir kusur bulamasın" diye emretmiş...
Düğün günü neredeyse kuşların bile sütleri sağılıp da konmuş masalara...
Öylesine zengin bir düğün yani...
Ve tören bitmiş...
Padişah, hiç kimseye belli etmeden, çıkış kapısının ardındaki kadife perdelerden birinin arkasına gizlenmiş ki çıkıp gidenlerin yorumlarını dinleyecek...
Her davetli, düğünün görkeminden ve kuş sütünün bile eksik olmayışından söz ettikçe Padişah keyiflenirmiş...
Bir ara şöyle bir ses duymuş:
"Ey paşaların da paşası...".
Kendisinden söz edileceğini anlayıp hafifçe başını çıkarıp sesin sahibine bakmış...
Ufak tefek bir adam...
Eliyle, altından yapılmış mangalı işaret ediyor...
Padişah, nasıl devam edeceğini merak etmiş...
Adam devamında şöyle demiş:
"Nerede bu mangalın maşası...".
Çünkü, görevliler...
Altından yapılan mangala bir maşa iliştirmeyi unutmuşlar...
Galatasaray'ın muhteşem başarısında en büyük pay sahiplerinden biri olan Sportif A.Ş. Başkan Vekili Erden Timur:
"Kötülüğün ürediği yerde hiçbir şey olmaz" diyerek...
Görevinden ayrıldığını duyurdu...
Sebep:
Hakkındaki iftiralar...
Dedikodular...
Sevgili kardeşim...
Yazımı okuduysanız, kıssayı da okumuşsunuzdur...
İstifanız:
Gerçek Galatasaraylıları üzer...
Hırsız, münafık ve haset olanları sevindirir...
Keşke onları değil de bizleri sevindirip:

152