FAKFUKFON halkın değil iktidarın ayıbı

Bir devletin Anayasasında, "sosyal devlet" yazması...

O devletin:

"Sosyalist Devlet" olduğu anlamına gelmez...

Ama...

İktidarın, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmesi:

Anayasanın emridir...

Turgut Özal merhum, başbakanlığı döneminde...

Anayasanın gereğini yerine getirmek ama bunu mevcut vergi gelirlerinden değil de...

Ayrıca elde edilecek (Bütçe dışı) gelirlerden oluşacak olan:

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kurduğunda...

Medya ona:

"FAKFUKFON" adını taktı...

Yani:

Fakir Fukara Fonu...

Turgut Bey'in kurduğu fon, her şehrin:

Valisi, kaymakamları, emniyet müdürleri, belediye başkanları ve muhtarları tarafından tespit edilen "yardıma muhtaç ailelere":

Ek ücret...

Ya da...

Gıda ve benzeri ürünleri:

Âdil bir şekilde dağıtıyordu...

Erdoğan başbakan olduktan sonra o fonu kendine bağladı...

Ve...

Adaletli dağıtım, yerini:

Partizanca dağıtıma bıraktı...

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu bir tür:

Kadrolu AKP Seçmeni Yaratma Fonu'na dönüştü...

Yardımlar:

AKP'ye üye...

AKP'ye yakın...

Ya da:

AKP'ye oy verdiği bilinen ailelere yapıldı...

Bu konuyu defalarca yazdım, Youtube kanalımda anlattım...

Ana muhalefet partisini ve sözcülerini...

Bu yardımdan faydalanan insanları aşağılamamaları konusunda:

Defalarca uyardım...

Ne var ki...

Ana muhalefet partisinin kibirli politikacıları ve...

Burnundan kıl alınmayan yüksek gönüllü kanaat önderleri...

O insanlara:

"Kömürcü, oduncu, bulgurcu, yiyici, oyunu satan" gibi isimler taktılar...

Kamuoyuna ve o insanlara...

Yardıma muhtaç olmalarının:

İktidarın ayıbı olduğunu anlatacaklarına...

Onların oylarını, rüşvet karşılığı sattıklarını iddia ettiler...

Yalan mıydı..

Tabii ki değildi...

Ama...

Bunu anlatmanın yöntemi de bu değildi...

Devleti yöneten siyasi kadroların...

Yardıma muhtaç hale düşürdükleri o insanların o yardımları kabul etmeleri:

Onların kusurları değildi...

İktidarlar yurttaşlarının ekonomik sorunlarını çözemiyorlardı...

Anayasasında "sosyal devlet" olarak tanımlanan bir devletin iktidarı tarafından dağıtılan bu yardımların partizanca olması:

Tabii ki eleştirilebilirdi...

Eleştirilmeliydi de...

Ama...

O yardımları alan yurttaşların aşağılanmaları çok yanlış oldu...

UMMAK İSTİYORUM

Hacı anneciğim rahmetli:

"Kul kurar kader güler..." derdi.

Kadere inanmadığım halde anneciğime olan saygımdan ötürü hiç itiraz etmezdim...

Çünkü...

"Kader" denilen her şey:

Kişinin:

Becerileri...

Ya da:

Beceriksizlikleri sonucu oluşuyordu...

2019 yılından itibaren...

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere...

Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçen belediye yönetimleri...

Kendilerinden öncekilerin yaptıkları hataları yapmadılar...

İktidar partisinin yardıma muhtaç hale düşürdüğü ailelere...

CHP'li olup olmadıklarına bakmadan:

Âdil bir şekilde yardım ettiler...

Ve...

O insanların gönüllerini kazandılar...

Umarım:

Önümüzdeki seçimlerde...

O icraatlarının faydasını görürler...

Görmeliler...

IMF STAND BY İMZALAR MI

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önde gelen aşiretleri ve kanaat önderleri:

Kayyım atamaları...

Ve...

AK Parti'nin MHP ile iş birliğine karşı...

İstanbul seçimlerinde:

Ekrem İmamoğlu'na destek açıkladı.

IMF de tam da bu nedenle stand by için mesafeli...

Yani:
Şu ana kadar stand by istemeyen Erdoğan değil IMF...

En ağır hakaretleri ettiği devlet başkanlarıyla bile barışan Erdoğan:

60 milyar dolarlık bir paketle gelecek IMF'ye "hayır" diyebilir mi..

IMF Erdoğan'ın bu konularda nasıl da kolayca dönüş yapacağını biliyor...

Programın uygulanması için dört sene vade olmasının Erdoğan'ın elini rahatlattığını da biliyor...

Mehmet Şimşek'e güven duyuyorlar...

Ama...

Daha önce (DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti ve Kemal Derviş Programı süresince) canlarını yakan Bahçeli'ye güvenmiyorlar...

Erdoğan-Bahçeli birlikteliği sürdüğü müddetçe de IMF:

Stand by imzalamayacaktır...

O HALDE İZİN VERİN

Tayyip Bey:

"Hiç çekinmeyin, yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim"