İktidar ortağı partilerden birinin Genel Başkanı (Mustafa Destici) dedi ki:
"Terör örgütüyle sadece dağda mücadele etmek, kökünü kazımak ve bitirmek için yeterli olmaz. Terörün, başta siyasi uzantıları olmak üzere bütün unsurlarıyla mücadele edilmelidir ki bunlardan biri de bir siyasi partidir...".
Oysa...
Bu Genel Başkan, bundan 12 yıl önce...
Teröristlerle savaşarak terörün bitmeyeceği konusunda ikna olan dönemin Başbakanı'na (Erdoğan) yanaşabilmek için şöyle bir tweet attı:
"Analar, babalar ağlamasın diye özerkliği kabul edebiliriz, onun için Oslo'yla, Apo'yla ve Kandil'le görüşmeye devam...".
Bu tür tweetleriyle, Erdoğan'ın gönlünü kazandı ve iktidara yaklaştı...
Yıllar geçti...
Dönemin başbakanı, cumhurbaşkanı oldu...
Terörle değil teröristle mücadeleyi (Güvenlikçi politikaların demokrasi ve hukuka tercih edilmesi) yeğledi...
O Genel Başkan da döndü tabii ki...
Ve...
Terörle değil teröristle topyekûn savaş stratejisini desteklemeye başladı...
Ve "teröre destek verdiğini iddia ettiği" siyasi partilerin kapatılmalarını istedi...
12 yıl önceki "barış ve vicdan" ağırlıklı mesajı hatırlatıldığında:
"O Tweet sahte" dedi...
Gelin görün ki:
Doğrulama platformu Malumatfuruş...
Paylaşımın yapıldığını doğruladı...
Canlarım...
İktidar ortaklarından sadece en küçük olanı değil, hepsi aynı kafada...
Bu kafanın yönettiği bir ülke, insanî gelişmişliğini tamamlayabilir mi..
Asla...
O nedenledir ki:
"Az gelişmiş ile gelişmekte olan ülke" arasındaki patikada:
Patinaj çekiliyor ya...
O nedenle 40 yıldır terörle değil teröristlerle savaşılıyor ya...
KİME GÜVENİYORLAR..
Taliban Başyargıcı Abdul Hâkim Hakkâni:
"Afganistan İslâm Emirliği" isimli kitabının bir yerinde şöyle diyor:
"Dokuz yaşında bir kız çocuğunun cinsel yeteneği vardır ve tutarlıdır; cezası bir yetişkinin cezası gibidir...".
Ve...
Bunun üzerine...
Bazı illerde 10, genelindeyse 12 yaşını dolduran kız çocuklarına eğitim yasağı getirildi...
Niçin..
Evlendirilmeleri için...
İktidar partilerinin kurmak istedikleri rejim işte bu...
Ve...
Mevcut anayasaya göre:
Namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş iktidar milletvekilleri:
Mevcut anayasayı ihlal ederken:
Ne utanıyorlar...
Ne sıkılıyorlar...
Ne de gün gelip yargılanacak olmaktan korkuyorlar...
Neden acaba..
Ya da:
Neye ve kime güveniyorlar..
Günün sözüBizi ilgilendiren konu yalnız barışı kurmanın ve korumanın teknik çareleri değil, aynı zamanda kafaları eğitmenin, aydınlatmanın yoludur."
Albert Einstein
ÖLDÜKTEN SONRA
Hiçbir diktatör:
Askeriye...
Adliye...
Ve...
Mülkiyeyi satın almadan:
İktidarda kalamaz...
Peki...
Diktatöre koltuk değnekliği yapan:
Askeriye...
Adliye...
Ve...
Mülkiyenin tepe yöneticileri...
Yaptıklarının:
Ahlâksızlık...
Hukuksuzluk...
Ve...
Vicdansızlık olduğunu bildikleri halde:
Niçin Diktatöre yardımcı olurlar..
Bu sorunun cevabı, Hazcı filozof Epikür'ün (MÖ 4. Yüzyıl) şu sözünde yatar:
"Ben varken ölüm yok, ölüm geldiğinde ben yokum...".
Yani...
Yaşıyorken ve eline fırsat da geçmişken...
Ölüm gelinceye kadar hayatın bütün zevklerini, büyük bir servet sahibi olarak yaşamak istiyorlar...
Nasıl olsa öldükten sonra...
Arkalarından neler söylendiğini duymayacaklar...
UTANIRLAR MI..
Cuma hutbesinde Atatürk'ün anılmasına tepki gösterdiği için tutuklanan Ahmet Bostancı, serbest bırakıldı. Bostancı'nın destekçileri hâkimin kararı sonrası adliye koridorlarını "Yaşasın şeriat" diye inletti.
80 yaşını geçmiş...
Kendi işlerini göremeyecek kadar hasta emekli generallerin neden hapiste olduklarını...
Neden tahliye edilmediklerini...
Bundan daha güzel anlatan bir haber olabilir mi..
Peki...
Anayasanın yasaklamasına rağmen şeriat devleti isteyenleri tahliye eden...

150