Canlarım...
Erdoğan'ın cezaevine girmesine sebep olan yargılanma sürecinde destekçisiydim...
O dönemde yorum yaptığım btv isimli TV kanalında:
Erdoğan'ın okuduğu şiirde suç unsuru olmadığını ancak...
Erdoğan'ı cezalandırma amaçlı bir yargılama yapıldığını savunuyordum...
Ankara basın savcılığı "suç olan fiili ve suçluyu koruduğum" iddiasıyla ifademi aldı...
Bir süre sonra "takipsizlik" kararı geldi evime...
Adalet Bakanlığı ise:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargısını aşağıladığım iddiasıyla:
Savcılığa suç duyurusunda bulundu...
İfademi alan savcı kovuşturma talebinde bulununca...
Ankara ağır ceza mahkemelerinden birinde yargılandım...
İlk çıktığım duruşmada:
Beraat ettim...
Erdoğan'ın yargılanmasındaki haksızlığı eleştirdiğim o günlerde bir gün, Yeşilköy Atatürk Hava Alanı'nda VIP minibüste karşılaştık Erdoğan'la...
Yanında Binali Yıldırım ve Melih Gökçek de vardı...
Üçüyle de daha önce telefonda veya yüz yüze görüşmemiz olmamıştı...
Erdoğan beni ekranda izlediğini söyledikten sonra kendisini savunduğum için, boynuma sarılarak teşekkür etti...
"Sizi savunmuyorum, haksızlığa uğradığınız için korumaya çalışıyorum" dedim...
Ve...
Aradan 26 yıl geçtiği halde bir kere bile:
Ne ben aradım onu...
Ne de o beni aradı...
Canlarım...
Erdoğan'a kişisel husumetim yok...
Ama kendisine kızdığımı kimseden gizlediğim de yok...
Çünkü...
Erdoğan, Müslümanların da:
Hem muhafazakâr...
Ama...
Hem de demokrat olabileceklerini tüm dünyaya kanıtlayabilecekken...
Hem ülkeyi...
Hem de İslâmiyet'i perişan etti...
Oysa...
Benim ondan beklediğim:
Devleti de...
Toplumu da:
İleriye doğru değiştirebilecek:
Araçları yaratmasıydı...
Ama O:
Devleti değiştirmeyi değil...
Ele geçirmeyi tercih etti...
Ve haliyle:
Başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere...
O'nun yarattığı çağdaş tüm değerleri koruyarak:
Demokratik, laik, Hukuk devletinin garantisi olabileceklerini kanıtlama fırsatını:
Elinin tersiyle itti...
Sonuç:
Tam bir felâket oldu...
Günün sözü"Değişim araçlarından yoksun bir devlet, kendini muhafaza etme araçlarından da yoksundur...".
Edmund Burke
BU HABER İYİ HABERErtuğrul Özkök gazeteciliği, harika bir şekilde devam ediyor...
Dün de TFF tarafından davet edildiği Riva tesislerinden ilginç haberler paylaştı...
Benim gibi, futbol izlemekten keyif alan...
Ama...
Aynı zamanda...
Kendi tuttuğu takımın lehine bile olsa:
Adaletsizliklere itiraz edenleri sevindirecek bir haber verdi...
Futbol Federasyonu, maçlardan sonra bütün VAR konuşmalarının yayınlanması...
Ve futbol hakem yönetimi sisteminin baştan sona değişmesi konusunda çalışma yapıyor...
VAR sistemi adaletli gibi görünse de...
Bazı pozisyonlarda hakemin neden VAR'a gitmediği merak konusu oluyor...
Haliyle biz izleyiciler:
VAR odasının hakemi ya çağırmadığını...
Ya da...
Çağırdığını ama...
Orta hakemin kendi kararından emin olduğu için:
Pozisyonu izlemeyi kabul etmediğini düşünüyoruz
Konuşmalar yayınlanırsa:
Pozisyon ve hakemlerle ilgili çok daha net kararlar verebileceğiz...
Bu arada meraklılarına not:
Ertuğrul'un odatv, t24 ve 10haber'de yayımlanan yazılarını dileyen, kendi platformunda okur ya da takipçileriyle paylaşabilir...
Telif talebi yok...
BUKET AYDIN BELDEN AŞAĞIBuket Aydın isimli fenomen, kendisiyle yapılan bir söyleşide, bir erkekle bir restorana giderse hesap ödemediğini söyledikten sonra:
"Erkek seni bir yere götürdüyse hesabını ödeyecektir, bu erkekliğin doğasından gelir" diyerek çok sayıda erkekle yemeğe gittiğini ancak...
Hepsinde hesabı, çıktığı erkeklere ödettiğine dikkat çekiyor...
Bunun üzerine Şahan Gökbakar da ağır bir makyaj yapıp kamera karşısına geçiyor...
Harika bir Buket Aydın taklidiyle birlikte kırıp geçiyor...
İçinde hakaret yok...
Aşağılama yok...
İftira yok...
Ama...
Fenomen Buket, yandaşı olduğu iktidarı sık sık eleştiren Şahan'a karşı o kadar tahammülsüz ki...
Aynı şeklide, gırgır yaparak...
Veya Şahan'ı tiye alarak değil:
Belden aşağı vurarak karşı atağa kalkıyor...
Şahan'ın eşinin "maymuna" benzediğini ima edip, geçmişini araştırdığını belirtiyor...
Ve sonra da...