Canlarım...
1994 yerel seçimlerinde İstanbul Belediye Başkanlığı adayı Erdoğan, seçim çalışmaları sırasında:
"Fakir neden fakirdir" diye sormuş....
Sonra da kendi sorusuna kendisi şu cevabı vermişti:
"Çalmasını bilmediği için fakirdir...".
Bunun tercümesi:
"Zengin çalmasını bildiği ve çaldığı için zengindir..." demekti...
Erdoğan'ın bu özlü sözünden mülhem sorayım ben de:
"Az gelişmiş ülkeler neden az gelişmiştir..".
Cevap veriyorum:
"Az gelişmiş ülkeler, Hükümdarlar (Başbakanlar, cumhurbaşkanları, bakanlar ve emirlerindeki sivil ve asker bürokrasi) eşkıyaya göz yumdukları ve çalmayı iyi bildikleri için az gelişmiştir...".
Konuyu biraz daha açayım...
Az gelişmiş ülkelerde iktidarların yolsuzluk yapmaları...
Hem siyasi hem de ekonomik yapıların:
Zayıflığını artırır...
Böylece:
İktisadi büyümenin...
Refah toplumu olmanın ve...
Milli gelirin adil dağıtımının önünde önemli bir:
Engel teşkil eder...
Bu yolsuzluklar, az gelişmiş ülkelerde...
Yönetim sistemlerinin şeffaflık ve hesap verebilirlikten uzak oluşuyla da:
Doğrudan ilişkilidir...
Yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde:
Demokrasi zayıflar...
Ekonomik büyüme yavaşlar ve...
Sosyal adaletin sağlanması zorlaşır...
Siyasi yolsuzluk:
Devleti yöneten iradenin yetkililerini, kamu kaynaklarını kişisel çıkarları için kötüye kullanması demektir...
Yani:
Rüşvet...
Kayırmacılık...
Kamu fonlarının zimmete geçirilmesi...
Kamu ihalelerinin adaletsiz dağıtımı gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Siyasi yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde, bu duruma neden olan bazı ortak yapısal ve kültürel faktörler mevcuttur...
Kurumlar ve denetim mekanizmaları zayıftır...
Zira...
Bağımsız yargı organları başta olmak üzere...
Sivil ve asker üst düzey bürokratlar sadakatlerini ve vicdanlarını:
Siyasi iradeye kiralamış ya da satmıştır...
Az gelişmiş ülkelerde siyasi partiler bütün çalışmalarını ve stratejilerini:
Sadece seçim kazanmak...
İktidar olabilmek ve...
İktidarda kalabilmek için oluştururlar...
Bu nedenledir ki iktidar olan siyasetçiler...
O süreçte kamu kaynaklarını:
Kişisel kazançları için kullanırlar...
Gelir dağılımındaki büyük uçurumlar da:
Yolsuzluğu tetikleyici bir diğer faktördür...
Günün sözü"Hükümdar göz yummazsa eşkıya kervan basamaz...".
Sadi-i Şirazi
GÜNÜN YORUMUSayın Cumhurbaşkanı keşke her biri ABD'nin en saygın Üniversitelerinde okumuş çocuklarına ve damatlarına sorsaymış..
Böyle şeyleri ancak ve ancak gelişmemiş ve demokrasisi sınıfta kalmış ülkeler yapar.
Güçlü olan ülkenin böyle gösterilere ihtiyacı yoktur..
Etkisi de sıfırdır..
Güçlü ülke zaten güçlüdür..
Böyle şeyler en iyi ihtimalle alay konusu olur..
BM'de yapılan konuşmanın yaptırımı oldu mu
Kaç kişi dinledi
Kaç medya kuruluşu alıntı yaptı
Uyguladığın politikalar, demokrasin, ekonomin ne durumda buna bakarlar..
Eğitimin çökmüş, ekonomin berbat, teknolojide bilimde gerisin..
İstediğin kadar konvoy gezdir..
Ülken ne kadar güçlüyse o kadar güçlüsün ona bakar herkes maalesef..
Şirin Payzın
ARKADAŞLARINI SATAR MIYDI..T.C. Anayasası'nda "Demokratik Şer'i Hukuk Devleti" yazmıyor...
"Demokratik, Laik Hukuk Devleti" yazıyor...
Haliyle bizler çocuklarımıza Şer'i hukuk ahlâkını değil...
Modern hukuk ahlâkını öğretmeliydik...
Ama...
AKP'den önce de ne yazık ki modern hukuk ahlâkını hiç önemsemedik...
Anayasamızda yer alan "hukuk devleti" tanımına lâyık nesiller yetiştiremedik...
8 yaşındaki Narin'in cansız bedenini suyun dibine atıp üzerine taş koyan katil yardakçısı eğer...
Hukuk ahlâkına sahip olsaydı...
Kendisine yapılan teklifi reddeder...
Hemen adli makamlara gidip:
Katili şikâyet ederdi...
Katil yardakçısı, modern hukuk ahlâkı değil de Şer'i hukuk ahlâkıyla yetiştirildiği için...
Narin'in katline ortak oldu...
Yavrucuğun cansız bedenini nehre attıktan sonra evine gidip:
Namaz kıldı...
Yani canlarım...
Gerek Narin'i öldürenler ve katile yardım edenler...
Gerekse de Şeyma Yılmaz polisi öldüren kişi...
Belli ki Allah korkusu ile eğitilmişlerdi...
Keşke korku

101