SEÇMEN KREDİSİ

Yerel seçimde İstanbul'da CHP'li adaylar arasında en yüksek oyu yüzde 68,78 ile Kadıköy adayı Mesut Kösedağ aldı... Kösedağ, Kadıköy'de tanınan bir sima değildi. Üstelik Kadıköy'ün bir önceki belediye başkanı Şerdil Dara Odabaşı 5 yıl boyunca iyi sınav vermemiş, çoğu Kadıköylü "Ben bir daha CHP'ye oy vermem" diyecek olmuştu...

Kösedağ'ın en yüksek oyu alması gösteriyor ki, bu seçimde oylar büyük ölçüde tepki oylarıdır. CHP üzerinden iktidara mesajdır.

Halk bu seçimde CHP'ye büyük bir kredi açtı...

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

CHP bu krediyi iyi değerlendirmek zorunda...

Nasıl mı Seçim sonucundan doğru dersleri çıkartarak...

Halk CHP'ye farklı çözümler beklediği için mi oy verdi

CHP önce bunu kesinleştirmeli.

İlk adım bir ideoloji ve parti programı oluşturmak olmalı...

Bu programa dayalı politikalar üretmeli...

CHP kimliği netleştirilmeli...

Bu süreçte ülkeyi yönetecek kadroları yetiştirmeli...

Ülkenin nitelikli insanlarını, uzmanlarını, akademisyenlerini, yöneticilerini partiye çekmeli...

Tabii yeni kadroları yetiştirmek de bir vizyon gerektirir...

Cumhuriyet ilkelerine dayalı, dış politikada dünya gerçeklerine uygun, iç politikada kamu çıkarlarını önceleyen politikalarla seçkin kadrolar oluşturmak olası...

Veya kolayından Atlantikçi bir bakışla İMF'ci, Batıcı, NATO'cu, Amerikancı kadrolar oluşturabilirsiniz...

İkinci şıkta değişen bir şey olmayacaktır...

Halkın kredisi boşa harcanır...

ACABA

Geçende bir hapishane mektubunu yayınladık. Diyordu ki bir yerinde:

"Dikenli bir tele takılan bir ipliğin ya da bir gazete parçasının rüzgârda sallanması dışarıda kimsenin dikkatini çekmez. Ama rüzgarda değişik figürlerle dans eden bir iplik ya da bir kağıt parçası F Tipi'nde büyük bir zenginliktir. Mahpus, hareket eden bir şey görmenin heyecanıyla durup o nefes kesen dansı uzun uzun seyreder"

Peki Hapishanede olmayıp dışarda yaşayan bir birey Eğer hayatla ilgisini kesmişse Etrafını aynen böyle Rüzgarda tekdüze sallanan ve sonsuz sallanacak bir kağıt parçası gibi görmez mi

Diyeceğimiz

Hayatla ilginizi kesmeyin

Sevgilerinizi, heyecanlarınızı, meraklarınızı, gelecek umutlarınızı rafa kaldırmayın

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bir defa gelinir bu dünyaya

SENBEN

"İnsan ilişkisel bir varlıktır. Ancak ilişki içinde kendini ötekine göre anlayabilir, kendinin farkına varabilir, kendini tanımlayabilir. Olanaklarını ve sınırlılıklarını öğrenir. BEN diye bir şeyin var olması ancak SEN diye bir şeyin var olmasıyla mümkündür...

... İnsan ancak ötekinin farkına vardıkça kendisinin başka biri olduğunun ayırdına varır ve kendini tanımlayabilmek için benliğinin sınırlarını çizmeye başlar.

... Sınırlarımızın nerede olduğunu bilirsek ötekinin bize ne kadar yaklaşmasına izin vereceğimizi ve hangi yakınlığın bizim için bir tehlike olduğunu da bilebiliriz." - Alper Hasanoğlu-