GEORGE DUMEZİL
Sinatle Yayınevi tarafından basılmış ve tek baskıda kalmış bir kitaptı: "George Dumezil'le Konuşmalar"... ALFA Yayınevi yeni bir baskısını yaptı.
Geçen yüzyıla damgasını vurmuş bu ünlü Fransız dil bilgini ve din tarihçisi pek ilgilendirmemiştir bizi... 60'a yakın eseri olan Dumezil'in 30'a yakın dil bildiği söylenir. 1925 tarihinde İstanbul Üniversitesi'nde dinler tarihi okutmuş, Türkiye'de kaldığı 6 yıl boyunca Türkçe ve Kafkas dilleri üzerinde araştırma yapmıştır.
Pek çok ülke gezen ve 1986 yılında 97 yaşında ölen George Dumezil kitapta diyor ki:
strong class'read-more-detail'Haberin Devamı"... Türkiye benim ikinci vatanım gibidir ve böyleyken on kadar vilayette birkaç yer biliyorum yalnızca. Ama orada evimde gibiyim - ya da gibiydim. 1972'den beri gitmedim Türkiye'ye..."
Bir başka soruya yanıtı:
"... Yaşadığım tüm ülkeler içinde her şeye yeniden başlamak elimde olsaydı öyle sanıyorum ki Türkiye'de yaşamak ve muhtemelen de ölmek isterdim... Özellikle Boğaz'da..."
Türkiye'yi böylesine seven başka yabancılar, yazarlar, bilim adamları, üniversite hocaları da vardır. Biz onları - bırakın sevmeyi - tanımayız bile. Okul kitaplarında gelecek nesillere tanıtmak ne kelime, bir sokağa adlarını vermek aklımızdan geçmez. Hitler zulmünden kaçan ve Türkiye'ye katkıda bulunan Alman bilim adamları da hak ettikleri sevgi ve saygıyı görmemiştir.
MARTON6
Hamdi Martonaltı kimdir
Annesi Arap babası, İtalyan bir edebiyatçı olabilir mi
Marton gibi bir soyadı taşıdığına göre İngiliz havası da var.
Çok düşünmeyin...
Hamdi Bey aslında çok tanıdık biri...
Tarih kitaplarımızda "Manastırlı Hamdi" diye adı geçen telgraf memuru kendileri...
İstanbul'un işgalini 16 Mart 1920 tarihinde Erzurum'daki Atatürk'e telgrafla bildirmiş, bunun yanında Atatürk'ün işgal İstanbul'u ile haberleşmesini sağlamış bir yurtsever adam...
Atatürk kendisine "Mart16" soyadını yakıştırmış...
Aslında pek de şairane bir soyadı olmuş bu...
Ben de (cehaletime verin) bu soyadını ilk kez Onur Caymaz'ın o enfes "Düşün Bihter Seni Deliler Gibi" adlı kitabından öğrendim.
YETKİN
Yazar, hukukçu Çetin Yetkin, yaşlıları tutucu olarak niteleyen ve küçük görmeye çalışan gençlere uzun bir mektup yazmış...
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıSaygılı gençler bu mektuptaki sözleri üstüne alınmasın...
Satırlar saygısızları hedef alıyor ve biraz öfkeli...
Örneğin mektubun "faydalı tutuculuk" ile ilgili bölümünü aktaralım:
"Evet yaşlılar tutucu olur. Öğrenme yetenekleri azaldığı için genellikle birikimlerine dayanarak yaşamlarını sürdürmek eğilimindedirler. Bu, yaşlıların en büyük "zaaf"ıdır. Ne var ki, Türkiye'de benim ve benim gibi olanlar için bu "zaaf", bir üstünlük, bir "meziyet" tir. Çünkü tutunduğumuz birikimlerimiz Kemalist Cumhuriyet'in ta kendisidir. Yeni yetme "yükselen değerler" değil! Yaşlıları kovalayan, aşağılayan sen! Sen sadece cep telefonu tutsağısın. Kapitalist emperyalizmin, "dijitalizm"in kölesisin!...