BOĞAZ GÜZELDİR!

Adına şarkılar bestelenmiş, tarih boyunca aşklara sahne olmuş, kıyısında bir fincan kahve içmek bile mutluluk sayılmıştır. Boğaziçi öylesine güzeldir.Ne var ki bu güzellik tarih içinde yaşadığımız ülkenin kaderini de çizmiştir.1944 yılı ortaları... İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesine henüz bir yıl var. Dünya savaş fırtınasına tutulmuş. Türkiye bir yandan İngiltere ve Rusya, öte yandan Almanya'nın baskısı altında tarafsızlığını korumaya çalışıyor. Türkiye'nin Almanya'ya el altından silah yapımında gerekli krom madeni sattığı söylentileri yanında bir başka şikâyet de Montrö Sözleşmesi'nin Almanlar lehine delindiği yolundadır. İngiltere, Alman ticaret gemilerinin Boğazlardan geçerek Karadeniz'den (muhtemelen işgal altındaki Romanya'dan) Akdeniz'e askeri malzeme taşıdığını iddia etmektedir.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, konuyu Dışişleri Müsteşarı Feridun Cemal Erkin ile görüşür. Montrö Sözleşmesi ticaret gemilerinin aranmasına izin vermemektedir. Ancak aramanın hiçbir yolu yok mudur Erkin, antlaşmanın maddeleri arasında bir boşluk bulur, gemilerin aranmasına karar verilir.Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu gemilerin aranmasına şiddetle karşıdır. Bu yüzden öfkeye kapılır, istifasını verir.O sırada yoldan çevrilen ve Çanakkale'de bekletilen bazı Alman ticaret gemilerinde arama yapılır. Yükleri arasında gerçekten silah ve askeri malzeme bulunur. Bunlara el konur. Geçişleri yasaklanır. İngiltere ve Rusya mutlu olur.Ne var ki Sovyetler Birliği Montrö'nün işleyişi konusunda artık kuşkuya kapılmıştır. Savaş sonrasında Türkiye yeni bir saldırmazlık paktı önerince Ruslar Boğazların ortak savunmasını ve Doğu sınırlarının düzeltilmesini şart koşmuş, o günün gazete manşetlerine çıkan "Stalin Boğazlarda üs istedi" haberleri ülkenin bugüne dek iç ve dış politikasını derinliğine etkilemiştir. Türkiye Sovyet baskısı üzerine kendini ABD tarafına atmış, her türlü muhalefet o yıllarda ve sonrasında Sovyet yanlılığı ve komünistlikle damgalanmış, şiddetle ezilmiştir.Sol siyasetin ülkemizde yıllar yılı güdük kalması, sağın siyasete bugün bile egemen olması hızını o günlerden almıştır.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6708362;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6708362;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarmelih-asikbogaz-guzeldir-6708362' });Montrö çok hassas bir konudur.ÇİFTÇİNİN ÖYKÜSÜBu bir La Fontaine öyküsüdür.Ölüm döşeğindeki yaşlı çiftçi oğullarını başucuna çağırmış... Onlara demiş ki:- Bizim şu boş duran uçsuz bucaksız arazi var ya...- Evet baba...- İşte onun bir yerine altınlarımı gömmüştüm. Ama yerini unuttum. Ben ölünce araziyi baştan başa kazın, altınları bulun paylaşın.Yaşlı adam ölünce çocuklar