Bugünlerde dünyanın gidişatına ve ülkenin geleceğine kafa yoran herkesin aklında aynı soru var:
İsrail nerede duracak ve savaş mekanizmasının nihai hedefinde Türkiye mi var
Gazze'yi yerle bir eden İsrail'in Lübnan'ın güneyine girmesi, yaşanan süreci Hamas'ın 7 Ekim saldırısına karşı verilmiş refleksi bir cevap olarak okuyanları bile düşündürmeye başladı.
Zira Hizbullah'ın bütün yönetim kadrosunun birkaç günde ortadan kaldırılmasından tutun da İranlı üst düzey yöneticilere yönelik suikastlara kadar İsrail'in tüm hamlelerinin uzun bir hazırlık gerektirdiği açık.
Tüm olan bitene rağmen bölge ülkelerinin tepkisiz kalması ise Tel Aviv'in planını bugünden yarına yapmadığının açık bir kanıtı.
Peki Türkiye planın neresinde
Bugünlerde kuzeye doğru ilerleyip Lübnan'a giren İsrail, Suriye'yi aşıp Türk sınırına mı ulaşacak
Evet, birkaç milyonluk bir devletin bunca alanı işgal etmesi ve ele geçirdiği yerlerde hâkimiyet sağlaması kolay iş değil.
Netanyahu da 7 Ekim'den birkaç gün önce BM kürsüsünden Ortadoğu haritasını gösterip İsrail'in bölgeyi dikensiz gül bahçesine çevirme hedefine "farklı bir yöntemle" ulaşacağını ilan etmişti.
Nasıl olacaktı bu iş
Netanyahu'nun defalarca tekrar ettiği gibi, bölge ülkelerinde rejim değişiklikleri gerçekleştirerek.
Rejimlerin nasıl değiştirileceği de malumunuz. Suikastlar, sabotajlar, askeri darbeler, ülkelerin iç cephelerinin çökertilmesi için kullanılan yöntemler.
İsrail, güvenliğinin, ister adına Arz-ı Mevud deyin isterseniz Nil'den Fırat'a tampon bölge, sınırlarımızı da kapsayan bu coğrafyanın daha fazla kaosa sürüklenmesinden geçtiğinin farkında.
PEKİ İÇ CEPHE NE ALEMDE
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Meclis'in açılışında tarihi bir konuşma yaptı. Sözü dolandırmadan açıkça "Vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. İsrail saldırganlığı Türkiye'yi de içine almaktadır" ifadelerini kullandı.
Böyle bir dönemde iç cephenin sağlam tutulması için ekonomiden hukuka pek çok konuda çatışma alanlarının değil uzlaşma alanlarının öne çıkartılması gerektiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in grubuna, Cumhurbaşkanı'nın bu tarihi konuşmayı yapmak için Meclis'e geldiğinde ayakta karşılanması için talimat vermesi de bize çok şey anlatıyor.
Kimi CHP'li vekiller, ülkenin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı'na asgari saygıyı