Putin İsveç'in üyeliğini ne kadar önemsiyor

İsveç'in NATO üyeliğiyle ilgili düzenleme dün TBMM Genel Kurulu'nda oylandı.
Oylama gizli olduğu için kimin ne oy verdiğini bilmiyoruz. Ancak konunun "devlet meselesi" olarak algılandığı ortada.
Dün Türk Meclisi'ndeki oylamaya saatler kala, İsveç'in üyeliğine henüz onay vermeyen Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban'ın attığı tweet gidişatın habercisiydi.
Orban, "İsveç'in NATO'ya katılımı hususunda müzakerelerde bulunmak üzere bugün Başbakan Ulf Kristersson'a Macaristan'a ziyaret gerçekleştirmesi için davet mektubu gönderdim" diyerek kapıyı açtı.

Senkronize bir hareketlilik
olduğu açık. Konunun kilit aktörlerinin tavrına bakılırsa Putin'e rağmen bir iş yapılmadığı da...
Zira her iki ülkenin de Rusya ile ilişkileri gayet yolunda. Kutuplaşmış Batı ile Rusya arasında başarılı bir denge politikası yürütüyorlar. Ankara da Budapeşte de Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılmıyorlar.
Kuşkusuz son tahlilde NATO'nun genişlemesi Putin için bir tehdit. Ancak ülkesinin sınırı olmayan İsveç'in NATO üyeliği, kendisine soluk olan Türkiye ve Macaristan'la kurduğu ilişkiden daha önemli değil.
Bu arada dün, dışarıya pek adım atmayan Putin'in önümüzdeki günlerde Türkiye'ye geleceğine dair haberler vardı. Epeydir ertelenen bu ziyareti dört gözle bekliyoruz.


İÇİ DEM'İ, DIŞI CHP'Yİ YAKAN İLİŞKİ
Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı gündemde.
İmamoğlu, dün Başak Demirtaş'ın adaylığı konusundaki soruları "DEM'in içişlerine karışmam" diyerek geçiştirse de meselenin uykularını kaçırdığı kesin.
Zira İmamoğlu, 2019 seçimlerinde İyi Parti ve HDP'li seçmenin oyuyla rakibi Binali Yıldırım'a 21 bin oy fark atabilmişti.
Henüz açıklamadılar ama İyi Parti bu seçimlerde İstanbul'dan aday gösterecek. CHP'yi DEM'le ilişkisinden ötürü kameralar önünde eleştirmeye başlayan Meral Akşener'in daraltılmış masaya dönmesi artık zor.
Tüm bunların üzerine bir de DEM'in Başak Demirtaş gibi seçmende sempatisi olan bir adayı çıkarması, İstanbul'da İmamoğlu'na ağır darbe olur.
Ancak nereye kadar
DEM müstakil siyasi bir parti. 5-6 yıllık bir geçmişi olan İyi Parti bile tabanını konsolide edebilmek için bağımsız takılırken, DEM gibi köklü bir hareket yerel seçimi de beka meselesi olarak seçmenine anlatabilir mi
Dün muhalefete yakın Gazete Duvar'da yer alan Rawest Araştırma'nın İstanbul'da 9-12 Ocak tarihlerinde 1002 kişiyle CATI yöntemiyle yaptığı araştırmanın sonuçları bu konuda fikir verebilir.
14 Mayıs genel seçimlerinde DEM Parti'ye (Yeşil Sol Parti) oy verdiğini belirten kişilerin yüzde 69.2'si, "DEM Parti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday çıkarmalı" demiş.
"Hayır çıkarmamalı" diyenlerin oranı ise yüzde 25'te kalmış.
Tabii son sözü Kandil söyleyecek.


OPPENHEİMER OSCAR'I