Erdoğan ve Trump'ın yüz yüze görüşmesi beklenen ABD'deki BM Zirvesi yaklaşırken Özgür Bey hemen pozisyonunu aldı.
Günlerdir, iki başkanın varacakları olası mutabakatları değersizleştirmek için ön alıyor. Dün "Trump'ın adamı" dediği Cumhurbaşkanı'nı Gazze'yi önemsememekle eleştirdi.
Evet, Gazze'ye destek eyleminde elinde Filistin bayrağı olan bir vatandaşı yumruklayan provokatöre kurumsal hukuk desteği verecek haldeki bir partinin lideri için iddialı sözler.
ABD ziyareti öncesi gazeteciler, Özel'in "Trump'ın oğluyla Gazze pazarlığı yapıldığı" yönündeki iddiaları sorunca Cumhurbaşkanı da "O da yanımızda mıydı" diyerek güldü geçti.
"Sayın Trump ile herhangi bir alışveriş, Türkiye-ABD arasında yapacak olursak bunu zaten oğluyla yapmamıza gerek yok. Trump'ın bizzat kendisiyle yaparız" demekle yetindi.
Ama Özel, Trump-Erdoğan görüşmesinden hemen önce "Eyüpsultan'da Filistin Büyükelçiliği önüne olacağız" diye eklemeyi de ihmal etmeyecek kadar havaya girmiş.
Biliyorum, konsolosluk orası ama asıl mesele neden Filistin misyonunu seçtiği.
Öyle ya, ABD Konsolosluğu önünde bir eylem Özel'in sözlerine daha uygun olmaz mıydı
Olurdu ama dertleri ABD'yle değil, Trump'la.
Trump, Gezi'de olduğu gibi medyayı CIA'yı Türkiye'ye yığan, seçimlerde açıkça muhalefete destek sözü veren demokratlar gibi, kendilerini ciddiye almıyor. İngiltere Başbakan'ına "Bizi desteklemiyorsunuz terk edilmişlik hissediyoruz" diyen Özel de haliyle Trump'tan ümidi kesmiş durumda. Ama okyanus ötesindeki müesses nizamdan tam olarak kopamıyor.
Peki, "Neden İsrail konsolosluğu önünde eylem yapmıyorsunuz" sorusunun cevabı da Trump, Beyaz Saray'da kameraların önünde "Onu seviyorum, o da beni seviyor. Erdoğan 2000 yıldır kimsenin başaramadığını başardı" dediğinde Netanyahu'nun düşen yüzünde.
Özel, düşmanın düşmanını gözünden tanıyor.
Netanyahu, Suriye'de yol alan Erdoğan ve Trump diyaloğundan ödleri kopan adamlarından önce tepki veren Türkiye'nin ana muhalefet liderinin performansını mutlaka takdir ediyordur.
CHP'yi yolsuzluk davası sanıklarının peşinde sürüklemekle meşgul olan Özgür Özel'e "Kafasını parti içi iktidar mücadelesine gömmüş, dış politika vizyonu yok" diyenler bilmem utanırlar mı
***
CASUS BELLİ YA DA RUŞEN'İ SEVEN CASUS
Ağır bir soğuk algınlığını atlatan Mahmut Övür nekahat döneminde ama İngiliz MI6'nın görevini devretmeye hazırlanan başkanı Richard Moore'un Rusya karşıtı bir toplantı için İstanbul'u seçmesi radarından kaçmamış.
"Hayırdır" diyerek İngiliz istihbarat servisinin, özellikle Rusya'dan yeni casuslar çekebilmek amacıyla dark web üzerinde devreye soktuğu "Silent Courier" (Sessiz Kurye) adlı güvenli mesajlaşma platformunun müjdesini neden İstanbul'dan verdiğini soruyordu.
Kim bilir, belki Kremlin'in rahat rahat "casus belli" (savaş sebebi) sayacağı bu girişimi daha iyi duyması için yakına gelmiştir.
Belki de sadece, Moore ile ilişkisini "O yeni