Hoşgörüden anladığınız bu mu Özgür Bey

"Yumuşama, diyalog" diyen Özgür Özel'in son icraatı, Erdoğan'a oy veren seçmene "Beyni emcüklenmiş" diyen lümpen bir kadını 30 Ağustos töreninde CHP'nin "onur konuğu" olarak ağırlamak, teşekkür etmek oldu.
Özel her ne kadar "2028'de CHP'nin adayını belirleyecek teknik direktörüm" falan dese de belli ki önüne koyulan ne idüğü belirsiz anketlerle gaza gelmiş durumda. Ve Türkiye Cumhurbaşkanı'yla görüştüğü için kendisini teslimiyetçilikle suçlayan parti içindeki şahinleri susturmak için seviyesini düşürüyor.
Ne var ki Voltaire pozları kesen Özel'in ifade özgürlüğünü savunmak için bula bula kendisi gibi düşünmeyen insanlara "Beyin ... geçirmişler" diyen bir rüküşü bulması, gelecek için ciddiye alınacak bir siyasi karakter olmadığının son kanıtı.
Hakkındaki skandalları siyasi çıkışlarla bastırmaya çalışan İmamoğlu'nun tarzı ise CHP seçmenini bile bıktırdı. Her gün ayrı bir kimliğe bürünüyor. Bir gün "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diye tehditler savuran DEM'li bir militanı makamında ağırlıyor, samimi pozlar veriyor. Ertesi gün ise Ümit Özdağ'dan rol çalıp cuma namazı çıkışı basına "hutbede Atatürk'ün ismini geçirmedi" diyerek imamla didişiyor. "İmamoğlu yarın bir gün AK Parti'den aday olursa şaşırmam" diyen CHP'lilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Bu vasat tabloda Mansur Yavaş itidalli tavrıyla, lüzumsuz tartışmalardan ve şovlardan uzak durmasıyla puan topluyor.
Saraçhane medyasının da, Özel'e çalışan kalemlerin de Mansur Yavaş'ı hedef tahtasına oturtmasının sebebi tam olarak bu.

SOSYAL MEDYADA YAŞAYAN BİRİNİN SAĞLIKLI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL
Twitter'ı 2009'dan beri kullanıyorum. Pandemiden sonra ise yalnızca yazılarımı paylaşıyorum. Instagram'ı da neredeyse hiç kullanmıyorum.
Çünkü artık bu mecraların çöplüğe döndüğünü, sanal âlemde sağlıklı bir iletişimin imkânsız olduğunu görüyorum. Ne var ki işim icabı buranın gündeminden de tamamen kopmamam gerekiyor. Arada ne olup bitiyor diye girdiğimdiyse moralim bozuluyor.
Böyle bir dünyada mı yaşıyorum, bu insanlara mı yazıyorum diye düşünüp umutsuzluğa kapılıyorum.
Tıpkı cuma gecesi olduğu gibi...
Şöyle bir bakayım dedim, ahaliyi yine ikiye bölünmüş durumda buldum.
Bir yanda Cumhurbaşkanı'na oy veren insanlara ana avrat söven bir adamın tutuklanma görüntülerini alkışlayanlar, öte yanda Atatürkçülere aynı şekilde küfreden birinin ters kelepçe karakola çekilmesini kutlayanlar.
Ne akıl var ne sağduyu. Telefon ekranından dışarıya nefret akıyor.
Kaçış da yok. Zira siyaset dışı gündem de her gün aynı pozlarla bedenlerini sergilemekten sıkılmayan bomboş kadınların ve adamların paylaşımlarından ibaret.
Üstelik öyle bir algoritma var ki, aklı başında, yeni bilgiler öğrenebileceğiniz, başı sonu belli, bir önermesi olan paylaşımların önünüze düşmesi ihtimali çok az.