DEM, PYD'nin geleceği kadar Türkiye'yi de düşünse...

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Meclis'teki bütçe görüşmeleri sırasında "Gençleşmişsiniz" diye iltifat ettiği DEM Milletvekili Cengiz Çandar geçmişe döndü.
Bir yıl önce Fidan'a, "Sayın Bakan, Suriye politikamızı tepeden tırnağa değiştirirseniz müthiş bir gücü harekete geçirmiş olacaksınız" dediğini hatırlatan Çandar, şimdi koşulların olgunlaştığını söyledi. Bahçeli'nin Öcalan açılımının ve CHP'nin bu işe itiraz etmediğinin altını çizip önerisini yineledi:
"Türkiye'deki mevcut güçler dengesi Suriye politikasının tepeden tırnağa değişmesi için gayet elverişli şartlar taşımaktadır... Suriye'de bir terör koridoru yok. Orada tam 12 yıldır hüküm süren bir yönetim var ve bu yapı, Suriye'den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmayı da hedef almıyor. Yarın öbür gün Şam yönetimi ile uzlaşabilir. Zaten ilişkileri de var. Söz konusu bölgede yaşayan yüz binlerce insan Kürt, Arap, Süryani, Çerkes ve Türkmen, Türkiye'nin vatandaşlarının soydaşları ve akrabalarıdır. O bölge hem beşeri hem de coğrafi olarak Türkiye'nin doğal uzantısı. Onları, Amerika ve İsrail'in potansiyel maşaları, o bölgeyi Amerika ve İsrail'in nüfuzu altına girecek 'uydu yapı' olarak niçin görüyorsunuz Orayı, niçin Amerika ve İsrail'in eline bırakmayı öngörüyorsunuz Türkiye o bölgeyle yoğun ve doğal bir ilişki kurmak durumundadır, zorundadır."
Bir yıl öncesini bilmem. Ama Çandar'ın şimdiki yaklaşımı, Hakan Fidan'ın MİT Başkanlığı döneminde başlayan ve sonlanan çözüm sürecinde hükümet için bir tabu değildi. Hatta Davutoğlu başbakanken devletin çeşitli birimleri PYD lideri Salih Müslim'le doğrudan temastaydı.
Ne var ki PYD Ankara'yı değil, kantonlarını birleştirip Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurması için destek vaat eden ABD'yi seçti. Dahası bu göz kamaştırıcı vaat, dönemin DEM'inin Türkiye'deki çözüm süreci masasını devirmesine neden oldu.
Demirtaş'ın, parlamentosunda yer aldığı Türk devletine, "YPG Fırat'ın batısına geçecek, siz de mal mal bakacaksınız" diye seslenmesi de ABD gibi güçlü bir hami bulmanın sarhoşluğundan kaynaklanıyordu.
Ve Hakan Bey, o günleri kuşkusuz benden daha iyi hatırlıyordur. O günlerde Çandar da Hasan Cemal ve diğer arkadaşlarıyla birlikte, silah bırakmaya meyleden PKK'ya, "Yıllarca bunun için mi savaştınız, bir şey kazanmadan silah mı bırakılır" mealinde sitemler göndermekle meşguldüler.
Evet, bir tartışmada geçmiş pozisyonları hatırlatarak mesafe almak mümkün değil. Ancak tekrarlamamak için yapılan hataları da unutmamalıyız.
Bağımsız devlet kurma hedefi olmadığını söylediği PYD'ye kefil olan Çandar, Türkiye kamuoyunu DEM'in de böyle bir amacı olmadığına ikna etmeli.


BARZANİ SİZE DİYOR
PYD-YPG, Trump'ın işbaşına gelmesiyle bölgede oluşan belirsizlikte hedef küçülttü. Suriye'de Irak modeli bir federatif yapıyı gündemlerine aldıkları anlaşılıyor.
Irak'ın kuzeyinde müreffeh ve demokratik bir yapı kuran ve bu sonuca Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirerek ulaşan Mesud Barzani'nin şu sözleri kulaklarına küpe olsun:
"Teröre başvurmak