Çin mi Amerika mı

Devlet Bahçeli'nin "Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek 'TRÇ' ittifakının inşa ve ihya edilmesidir. TRÇ ittifakının da; Türkiye, Rusya ve Çin'den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir" şeklindeki sözleri basında hak ettiği ilgiyi görmedi.
Şu günlerde içine düştükleri yolsuzluk çukurundan çıkmak için tek çözümü Erdoğan ile Trump'ın arasını bozmaya vakfeden muhalefetin, "Bakalım Trump'ın dostu Erdoğan, Bahçeli'nin bu önerisine ne diyecek" seviyesindeki dış politika analizlerini saymıyorum.
Trump'a gıcık olup ABD'de FETÖvari yöntemlerin kullanıldığı ve İsrail'in de taraf olduğu iktidar mücadelesini görmezden gelenlerin siyah-beyaz yorumları da eğlenceli bile değil.
Oysa Bahçeli'nin, İnönü döneminde Türkiye'nin girdiği rotadan resmen kopuş anlamına gelen önerisi, içerideki terörsüz Türkiye süreci gibi konuları anlamak için de ipuçları sunuyor.
Neyse, dün Çin'in ve Rusya'nın İsrail'le ilişkilerini bozmaya ne kadar hevesli olduklarını sorgulamıştık, devam edelim.
Bahçeli'nin önerisi, geçtiğimiz günlerde Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesini izlemek için bulunduğum Çin'de benim de aklıma düştü.
Başını Çin'in çektiği kutbun egemen olduğu bir dünyada mı yoksa ABD'nin hegemonyasındaki bir dünyada mı yaşamak isterdim
Verdiğim cevap "İnişi mi seversin yoksa çıkışı mı" sorusuna devenin verdiği cevapla aynıydı:
"Düz yere kıran mı girdi"
Öyle ya var mı Türkiye'nin durduğu yer gibisi
Türk'e Türk propagandası yapacak değilim. Ama siz söyleyin, hem Batı'nın ekonomik, hukuki ve siyasi kurumlarına entegre hem de Şanghay Örgütü'nün aile albümüne giren başka devlet sayabilir misiniz
Dört bir yanımızda açılmış cephelerin orta yerindeki pozisyonumuz Türkiye için en hayırlısı.

***


ECONOMİST KİME MESAJ YOLLUYOR
Trump'ın İngiltere ziyaretindeyken İngiliz The Economist çarpıcı bir başlıkla çıktı:
"İsrail Amerika'yı kaybediyor;