Bilmemek ayıp değil biliyorum pozu kesmek ayıp

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Münih'teki bir kongrede konuşmasını elindeki kağıttan okuduğu basit İngilizce cümlelerle yapması tartışılıyor... Bence bu tarz toplantılarda en doğrusu bildiğiniz dilde ısrar etmek. Ama yabancı olduğunuz bir dilde konuşma yapmak istiyorsanız, yazılı bir metni okumaktan başka yolunuz yok. Konuşmanızda illa İmamoğlu gibi, "İngilizce biliyorum sadece cümlelerimi hatırlamak için arada kağıda bakıyorum" havası vereceksiniz de evde azıcık prova şart. Öyle hecelemeyle, her kelimeden sonra nokta koyarak falan, değil "ecnebileri" Türkleri bile kandıramazsınız. Her cümleyi bitirdikten sonra, hele hele savaştan falan bahsederken yerli yersiz gülmek de "dile hakimim ama heyecandan işte" imajı yaratmanıza yetmez. Hadi bunları aştınız diyelim... Ne var ki bu durumda da dinleyicileriniz, hatırlamak istediğiniz cümlelerinizin "I was born in Black Sea" den daha "komplike" yapıda olmasını bekleyeceklerdir değil mi Anlıyorum... Bir kere "İngilizce biliyorum" diye ilan ettiniz. Olan olmuş... Bana sorarsanız artık zorlamayın Ekrem Bey, rahat olun. Evet, keşke bir değil birkaç dil bilsek... Daha çok insanı, "dünyayı" anlasak. Ama yoksa, çözüm yok. Dünyanın sonu da değil. İnanın böyle yerlerde kompleks yapmadan ana dilinizle konuşmak en doğal ve doğru olanı. Bir düşünün, tartışılan konuşmanızı Türkçe yapsaydınız ne kaybedersiniz Tabii "Karadeniz çok önemli bir deniz" tespitlerinden daha derin cümleler kurmak şartıyla... TEFRİKA MI KALDI HINCAL ABİ Basınımızın tam sayfa köşe yazan son temsilcisi Hıncal Uluç dün yine kendisine ayrılan onca sütünu araya bile girmeden okura bırakmıştı. Sağ olsun, okuru da birkaç gündür geniş geniş devam ettiği distopik salgın hikayesini tefrika ediyordu. Açık söyleyeyim hiçbir yerinden yakalayamadım köşendeki yazıyı Hıncal Abi. Okurların da (romanları, makaleleri köşende yayınlananlar dışında tabii) benim gibi Hıncal'ın yerini Hıncal var diye takip ediyorlar.