Markette badem arıyorum. Tezgâhtaki paketlerin üzerini okuyorum.
Hepsinde "menşei ABD" yazıyor.
Kasiyer arkadaş "Yardımcı olayım" diyor. Arıyor tarıyor, sonunda bir tane buluyor. Onun üzerinde de aynen şöyle yazıyor:
"Yurtdışından gelen hammadde yerli tesislerimizde işlenmiştir."
Hammadde dediği badem işte.
Aklıma yazın Marmaris Söğüt'te öğle sıcağında otostop çeken yaşlı dede geliyor.
Sabah erkenden badem bahçesine gelmiş, işini görmüş evine dönüyordu. "Çoktandır yol kenarında bekliyorum. Eskiden alan olurdu. Şimdi buralar da İsrail gibi oldu, kimse kimseyi tanımıyor" diyerek sohbete başladı.
Kıbrıs gazisi olduğunu öğrendiğim dedeye, "Neden İsrail gibi oldu" diye sorunca, ormanın, bahçelerin içine yapılan yüksek duvarlı, kameralarla donatılmış villaları işaret etti.
Çirkin, zevksizlik abidesi betonarmeler... Belediyeye, ilgililere rüşveti veren, ucuza kapattığı bağa bahçeye, ormana dikmiş villayı. Her birinin camında, balkonunda da "konfederasyon bayrakları". Herhalde dokunulmazlık sağlıyor.
Recep İvedik gibi "Ormanları, kıyıları talan ediyorlar" diye en çok bağıranların yine bu villa sakinleri olduğuna iddiaya girerim.
Neyse, "Çoluk çocuk yok mu, yardımcı olmuyorlar mı" diyerek başka konuya geçiyorum.
"Daha kalkmamışlardır, kalktılarsa da telefonla meşgullerdir" diye cevaplıyor.
Bir dokun bin ah işit derler ya, devam ediyor:
"Kimse çalışmıyor ki Nasıl olsa dededen, babadan kalan bademlikler var. Sat sat ye villacılara."
Dedeyi evine bırakıyoruz. Hızla arabadan inip eve giriyor. Biraz sonra da elinde mis gibi kokan bir bağ adaçayıyla çıkıyor; biraz da ak badem. Altın değerinde dünyanın en kaliteli bademi.
Bahçede miskin miskin oturan gençlere bakıyorum. Tıpkı dedenin dediği gibi, zombi misali kafalarını telefondan kaldırmıyorlar bile.
Onlar da olmasa, "Tarımı, çiftçiliği bitirdiler" postlarını kim like'layacak değil mi
BUNA NASIL İZİN VERDİNİZ BEYLER BAYANLAR
Yandaki fotoğraf, bademin, üzümün, incirin, balın tarihi anavatanından, Marmaris Kızılbük'ten.
Milli Park sınırları içinde olmasına rağmen 10 katlı ve 205 bin metrekareye yayılmış bu garabete müsaade edilmiş.
İlk kazmayı, 1980'lerde 150 dönümlük orman arazisi tahsis edilen Hattat Holding vurmuş. 2009'da ise arazinin Simpaş'a geçmesiyle, inşaat dev bir otel ve devremülk projesine dönüşmüş.
İnşaatın durdurulduğu söyleniyor. Yetmez, yıkılmalı.
Memurundan amirine bu görgüsüzlüğe, kıyıma, hırsa

112