Ah o yatak odası takımı yok mu

Doğum hızımız 1.48'e düştü. Konu hayati, zira kritik eşik 2.1.
Eğer anne-baba en az 3 çocuk yapmazsa popülasyon düşüşe geçiyor.
Yaşlı nüfusun artması, ekonomiden güvenliğe kadar pek çok alanda derin sorunlara yol açıyor.
Daha düne kadar genç nüfusumuzla övünmüyor muyduk; peki ne oldu da bu sonuç ortaya çıktı
Sebepler ortada.
Yüzyılın başındaki büyük savaşlarda genç nüfusunu ve erkeklerini kaybeden Anadolu'daki Türk nüfusu ağır yara aldı.
Atatürk döneminde büyük bir nüfus seferberliği düzenlendi. 6 veya daha fazla çocuk sahibi olan annelere para veya madalya ödülü veriliyor, çok çocuklu ailelere hazineye ait topraklardan dağıtılıyor, yol vergisinden muaf tutuluyorlardı.
Bir avuç üniformalı muhteris, 27 Mayıs 1960'ta askeri darbeyle frene bastı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı önderliğinde kurulan müesses nizamın Ortadoğu'daki ileri karakoluna çevirdikleri Türkiye'yi "çağdaşlaştıracaklardı".
Başkentte Ulus'a ve Kızılay'a "kılıksız köylüleri" sokmamaları için zabıta görevlendirenlerin taşradaki nüfus artışına buldukları "kökten çözüm" köküne kibrit suyu dökmek oldu.
Başbakanı, bakanları asıp 1924 Anayasası'nı çöpe atarak Türk nüfusun artışının durdurulması hedefini "anayasal güvence altına" aldılar.
Hükümetlere "nüfus patlamasının" önüne geçilmesi görevini dayattılar, yasalar yaptırdılar.
ABD'nin emriyle yapılan 1980 darbesinden sonra da ilk işlerinden biri Meclis'e nüfus planlaması kanunu çıkartmak oldu. MGK'larda özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki "nüfus artışının kaygı verici boyutta" olduğu tartışılıyordu.
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar'ın "İkinci 27 Mayıs" dediği Gezi'de de sokaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en az 3 çocuk tavsiyesiyle yaşam tarzına müdahale ettiğini söyleyenlerin "Nefes alamıyoruz" pankartlarıyla doluydu.
Alarm zilleri çala çala kafalarına düşen istatistikler biraz da olsa akıllarını başlarına getirmiş olacak ki artık nüfus artışının kötü bir şey olmadığını fark etmişe benziyorlar.