Hikâye
Bir zamanlar, Bediüzzaman Hazretleri ve talebeleri caminin bir bölümünü dershane olarak kullanırken, başka bir odasını da yiyeceklerini koydukları kiler olarak kullanıyorlarmış. Kilerde topraktan yapılmış küplerin içinde kavurmaları varmış. Bir gün onlar dersteyken, bir köpek gelip kilere girmiş. Küpün içine kafasını sokup kavurmayı yemiş. Ama köpekçiğin başı dertteymiş. Kafasını küpten çıkaramıyormuş. Kafasını çıkaramayan köpek, başını sağa sola çarpıp küpü kırmış. Sesleri duyan talebeler koşup geldiklerinde bir de ne görsünler, kavurmaları yenmiş, küpleri kırılmış. Köpeğe çok öfkelenmişler ve yakalamak istemişler ama köpek kaçıp gitmiş. İçlerinden biri: "Bir şekilde onun buraya tekrar gelmesini sağlayalım ve bir güzel dövelim" demiş.
Bediüzzaman Hazretleri bu olayı öğrenince talebelerini yanına çağırmış. Molla Resul ismindeki talebesi şöyle demiş: "Üstadım, biz yemeye kıyamıyorduk, o gelmiş kavurmamızı yemiş, hem de küpü kırmış. Bir cezası olmalı. Bize zarar verdi."
Üstad şöyle demiş: "Bak Molla Resul, senden soruyorum. Eğer çok aç kalsaydın, paran da olmasaydı, bir yerde açıkta bırakılmış et ya da yemek görsen yemez miydin Hâlbuki aklın da var, bilirsin ki bir sahibi vardır."
Molla Resul: "Evet, yerdim Üstadım"