Bahtiyar Hekim: Tahir Barçın

Hem tıbbî hem manevî hizmetleriyle unutulmaz iz bırakan fedâkar ve bahtiyar Dr. Tahir Barçın'ı vefat yıldönümünde rahmet ve dualarla yâd ediyoruz.

Dr. Tahir Barçın kimdir

1906 yılında Karaman'ın Ermenek ilçesine bağlı Sarıveliler köyünde doğan Dr. Tahir Barçın, din âlimi Kurra Hafız Mahmud Efendi'nin oğludur. İlk eğitimini babasından alan Barçın, bir süre Mısır'da tahsil gördükten sonra 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Viranşehir ve Emirdağ'da uzun yıllar hükümet tabibi olarak görev yapmış, daha sonra Bitlis ve çevresinde sağlık müdürlüğü yapmıştır. Görev yaptığı yerlerde sadece tıbbî hizmet sunmakla kalmamış, aynı zamanda Risale-i Nur eserlerini köy ve kasabalara ulaştırarak manevî hizmetlerde de bulunmuştur

Bediüzzaman ile nasıl tanıştı

Dr. Tahir Barçın, Bediüzzaman Said Nursî'yi ilk kez 1922 yılında, 16 yaşındayken İstanbul'da gördüğünü şöyle anlatır:

"1922 yılı Ağustos ayında, 16 yaşındayken İstanbul'da Fatih Camii'nden çıkarken büyük bir kalabalığın önünde heybetli bir zatın yürüdüğünü fark ettim. Bu kişinin Bediüzzaman olduğunu öğrendim. Bu ilk karşılaşma, zihnimde derin bir iz bıraktı."

Yıllar sonra Emirdağ'da yolları yeniden kesişir. Dr. Tahir Barçın, Bediüzzaman Said Nursî'nin Emirdağ'daki ikameti sırasında onun hükümet tabibi olarak hizmet etmiştir.

Sarık sarması için imza atar

Üstadın sağlık raporlarını hazırlarken dönemin siyasî baskılarına rağmen doğruluktan sapmamış, "Şapka Said Nursî'ye zararlıdır, sarık sarmalı" şeklinde rapor vererek Üstadın inançlarına uygun hareket etmesine destek olmuştur.

Bitlis'teki hizmeti ve Üstadın takdiri

Dr. Barçın, Bitlis ve çevresinde sağlık müdürü olarak görev yaparken, Risale-i Nur ları bölgedeki kaza ve köylere ulaştırmıştır. Bu hizmetleri nedeniyle Bediüzzaman, ona "Şarkın kapısını açtın! Büyük hizmetlere medar oldun, bahtiyar doktor!" şeklinde iltifatta bulunmuştur.

Mesleğini hizmet aracı olarak gördü

Dr. Tahir Barçın, sadece bir hekim değil, aynı zamanda hastalarının ruhlarına da şifa vermeye çalışan bir gönül insanıydı. Hastalıkları birer nasihat ve ikaz vesilesi olarak görür, hastalarına sabrı ve tevekkülü telkin ederdi. Hayatın zorluklarına karşı gösterdiği metanet ve hizmet aşkı, onu tanıyanlar tarafından daima takdirle anılmıştır. Maddî durumu yeterli olmayan binlerce hastayı ücretsiz tedavi eden Barçın, ilâçlarını dahi kendi cebinden karşılayarak mesleğini toplum yararına bir hizmet aracı olarak görmüştür.

Üstad ile son görüşme

Bediüzzaman'ın vefatından önce, Dr. Barçın, onun hastalığı sırasında tıbbî müdahalede bulunmuş ve kendisine iğne yapmıştır. Bu ziyaret, aralarındaki son görüşme olmuştur. Bu anı, Dr. Barçın'ın hafızasında derin izler bırakmıştır. "Üstad'ın hastalığı çok ciddî idi. Ağır bir zatürreye yakalanmıştı. Ben bir iğne yapmak istedim. Zübeyir Ağabey 'yapalım abi', dedi. Altı yüzlük veya sekiz yüzlük bir penisilin iğnesi yaptım. Ertesi sabah Üstad biraz açılmış ve rahatlamıştı. Yine harareti vardı, bu yüzden kar yedi. "