Uzaklara giden köprü

Midlake'in yeni albümü "A Bridge To Far" adı gibi insanı alıp uzaklara götüren bir köprü.

Midlake'in müziğinin insanı sakinleştiren bir yanı var. Sanki şöyle diyor, "Biraz dur dinlen, şöyle otur ateşin başına sıcak bir şeyler iç, iki dakika konuşalım."

Grubun solisti ve bir anlamda sözcüsü Eric Pulido insanların kendisini güvende hissetmediği bir belirsizlik döneminden geçtiğimizi söylemişti. Bu tema yaşadığımız dönemin sanatında ve edebiyatında etkisini yavaştan hissettiriyor. Bir geçiş dönemi, adı henüz konulmamış bir kırılma anı, ne kadar süreceği belirsiz bir değişim süreci… Bütün bu bağlam, Midlake'in müziğini ve özellikle de yeni albümlerini anlamlı kılıyor.

1999'da Texas'ta kurulan Midlake, hiçbir zaman yenilikçi ya da progresif bir grup olmadı. Klasik folku bir parça indie hissiyatına yaklaştırdılar. Yaşadıkları toprakların geleneksel müziğini kendi kuşaklarının hissiyatına uyarladılar bir bakıma. Bunu bir laboratuvar deneyi gibi değil doğallıkla becerdiler ama. Flüt, zengin geri vokaller, duygusal bir unsur olarak piyano ve elektro gitarları çok güzel kullandılar. 2006 tarihli "Trials of Van Occupanter"dan bu yana da kendi içlerinde değişerek, gelişerek devam ettiler. Üyeler kaybettiler, yeni üyeler aldılar. Ancak müziklerine yansıyan kolektif ruhu korudular. Bugün de bestelerin tamamının altında ortak imzaları var.

10 parçalık albümde ABD'li folk şarkıcısı Maddison Cunningham'la da tanışmış oluyoruz "Guardians" adlı şarkıdaki düetleri vesilesiyle. Geçmiş, bugün, gelecek ile ilgili hepimizin aşina olduğu duygular, belirsizlikler, bütün şarkılara yansıyan çekingen bir iyimserlik, bunların hepsi grubun dünyaya farklı bir yerden bakabilme arzusunu yansıtıyor. Midlake yaşadığımız garip zamanın oradan oraya savurduğu yolcularına, azıcık da olsa konaklayıp soluklanacakları bir han sunuyor.

Sıra geldi şarkıların DNA'sına

Spotify sample uygulaması WhoSampled'ı satın aldı. Haber küçük ama etkisi büyük. Gelen bilgilere göre uygulama eskisi gibi tek başına yola devam edecek ancak altyapısı Spotify'ın yeni özelliği için kullanılacak. SongDNA adlı bu özellik şarkıların adı üzerinde DNA'sına kadar inerek kim hangi melodiyi ya da sesi nereden sample etmiş bunu söyleyebilecek. WhoSampled veritabanı da Spotify'a entegre oluyormuş. Yani şarkıların kalıtımsal geçmişini istersek görebileceğiz. Sanırım Spotify'ın şu âna kadar sahip olduğu en eğlenceli özelliklerden biri olacak bu. Bu şekilde şarkılar, besteciler prodüktörler üzerinden bir harita oluşturulabilir. Kim kiminle çalıştı, hangi sample'ı yaptı bütün ilişkiler ortaya çıkacak.

Bu arada bu özelliğe paralel olarak song credits kısmı da zenginleşiyor. Parçada çalışan session müzisyenlerinden canlı ekibe kadar herkesi görebileceğiz. Bu da çok güzel bir şey. İsimsiz kahramanların bir ismi olacak sizin anlayacağınız.

Ne dinlesek

*Barış Demirel ve Can Kazaz,"Söz Etsem İsmine Yakın" isimli duygusal bir şarkı yapmış. Caz ve arabesk bir arada. Cazabesk. Siz de uzunca bir süredir farklı isimlerden de gelse hep aynı şarkıyı dinliyoruz izlenimine kapılıyor musunuz

*Feridun Düzağaç, Refik Durbaş'a saygı albümünden bu hafta internete verilen yeni şarkıyı seslendirmiş. "Bu Kitabın Özeti"nde Yassassin adlı hiç tanımadığım ama belli ki David Bowie dinleyen grup eşlik ediyor kendisine (bkz. David Bowie şarkısı "Yassassin").