Rosalia: Dans pistlerinden opera salonuna

Katalan star Rosalia'nın yeni albümü "LUX", sanatçının "Bu sefer yeni bir şeyler deniyoruz" albümü olmuş. Adrenalin pompalayan dans şarkıları yok, müziğin geri planda kaldığı yalın ve dramatik bir Rosalia var.

Rosalia belli ki bir şeyler denemiş yeni albümü "LUX"ta. Bu albüm daha çıkmadan her yerde o kadar övüldü ki kimi meraktan çatladı, kimi tersine mesafeyi korudu hatta iyiden iyiye uzaktan bakmayı tercih etti. Müzik zevkine çok inandığım BBC 6 DJ'i Nick Grimshaw bile elektrik çarpmış gibi bir suratla bu albümü övdü bütün hafta sosyal medyasında.

"Sarı Yüz"de R.F. Kuang yayıncılık dünyasının iç yüzünü anlatırken "Bir kitabın çok satacağına daha piyasaya çıkmadan hatta yazılmadan karar verilir" der. Albümlerde de durum öyle. Bu albümün başarılı olmasına ve çok satmasına (ve popta devrim yaratmasına) ve daha dinlenmeden övülmesine karar verilmiş sanki. Bu alana hayli büyük maddi manevi yatırım yapılmış belli ki. Bende uyandırdığı izlenim bu.

Gelelim içeriğe. Albümün ilk single'ı "Berghain", içinde Björk'ün de yer aldığı klasik müziğe, operaya selam çakan sıra dışı bir düet ve çıkış şarkısıydı. Açıkçası Rosalia gibi türler arası gezinen atipik bir pop yıldızı için bile fazla deneyseldi. Albümü dinleyince bu şarkının belki de en sıra dışı şarkı olduğunu anlıyoruz. Yani en deneysel şarkıyı çıkış şarkısı yapmak da bize sanatçının ve ekibinin duruşu hakkında bir fikir vermeli.

Katalan şarkıcı Rosalia, 15 şarkılık albüm boyunca kimi zaman kendi coğrafyasının ezgilerini, kimi zaman da hayli deneysel minimal şarkılarını bir opera ya da bir müzikal duyarlılığıyla söylüyor. Müziğin herhangi bir şekilde Rosalia'nın tiyatral vokalinden ve belli ki önümüzdeki yıl her yerde bol bol göreceğimiz dramatik duygu yüklü İspanyol kadını personasından rol çalması istenmemiş. Rosalia sevenler Rosalia'ya doysun istenmiş.

Rosalia'nın daha önceki mesela "Malamente" gibi büyük hit şarkılarını akla getirenler bu albümde aradıklarını pek bulamayacak. "LUX" bir dans albümü değil. Ritimler akmıyor. Zaten pek dans şarkısı gibi algılanacak şarkı da yok. Albümün genel anlatımı ve dili bizi ayağa kaldırıp kendimizden geçirmek şöyle dursun koltuğa oturtup izletmek üzerine tasarlanmış. Dans pistlerinden opera salonuna geçilmiş.

Günümüz müzik âleminde her şeyin iyiden iyiye birbirine benzemeye başlaması tartışmasız bir olgu. Bunun nedeni kitlelerin kendi istedikleri ve beğendikleri müziği değil, algoritmanın kendilerine uygun gördüğü müziği dinlemesi. İnsanlar yavaş yavaş kişisel müzik zevklerini kaybederken ve aynılaşırken (sıradanlaşmak da diyebilirsiniz), bir yandan da müzik sıkıcılaşıyor. Sıkıcılık başlayınca da değişim geliyor. Çünkü insan değişim ister. Kulak yeniyi arar. Rosalia'nın algoritmaları falan hiç umursamayan, burnunun dikine giden albümünü müzikal olarak kendime çok yakın bulmayabilirim ama tavrını selamlıyor, önünde saygıyla eğiliyorum. Bu devirde algoritmanın, yapay zekânın sana yap dediğini yapmamak, bunu hem yapımcına hem dağıtımcına hem sektörün ağır abilerine ablalarına kabul ettirip bildiğin yolda yürümek önemli.