Londra'da yaşayan bir Türk'ün metroya inip bir aktarmayla Türkçe bir oyun izlemeye gidebiliyor olmasının nasıl bir lüks olduğunu anlatamam. Kentin güney yakasındaki Battersea Arts Center iki gece boyunca tıklım tıklım doldu. Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği "Aşınma" adlı oyun, Yiğit Özşener'in olağanüstü performansıyla sahnelendi. Ben de kapanış gecesinde salondaydım ve bu çılgınlığa tanık oldum. Çılgınlık dediğim, Yiğit Özşener'in olağanüstü performansı. Dışarı çıktığımda iki soru vardı aklımda.
Bir. Yiğit Özşener bu oyunu bunca yıl (ilk kez 2021'de sahnelenmişti) oynayıp nasıl akıl sağlığını koruyabildi
İki. Ne kadar çok şeyden korktuğumuzun farkında mıyız
Şahika Tekand'ın 2008'de yazdığı "Karanlık Korkusu" adlı eserin tek kişilik bir performans için yeniden yazılmasından ibaret "Aşınma". Pandemi döneminin ardından bir nevi revize edilmiş, yeni dünyaya uyarlanmış. O kadar doğru bir adı var ki insan aşınıyor izlerken bile.
Yiğit Özşener insan olmaya dair 55 dakika boyunca konuşurken bir yandan da kendisine verilen komutlara uymak zorunda. Hayatı nasıl özgürce yaşayamadığımızın, bize dayatılan kalıpların, içine itildiğimiz tek tip hayatın bizi mecbur bıraktığı, sorgulamaktan çoktan vazgeçtiğimiz kurallarını, mecburiyetlerini daha somut ve çarpıcı bir biçimde ortaya koyamazdı herhalde oyun. Bu yaşadığımız şey bize uymuyor artık. Her neyse bizi fena hâlde aşındırıyor.
En güzel bölümü neydi biliyor musunuz oyunun Özşener'in uzun uzun, hiçbbirini eksik bırakmadan irili ufaklı korkuları saydığı bölüm. Ne kadar çok, ne kadar detaylı korkularımız var hayret edersiniz. Şöyle düşünün bir, geç kalma korkusundan anlaşılamama korkusuna, yalnızlıktan, kalabalığa, her şeyden korkabilen yegâne hayvanız. Aç kalmaktan, yemekten, unutmaktan, hatırlamaktan, sevmekten, sevmemekten, nefret etmekten koşmaktan, durmaktan, ölümden ve yaşamdan aynı ölçüde korkabiliyoruz. Korkmak bizim karakterimiz. Sevilmemek değil, sevilmeme korkusu, başarısızlık değil ama başarısızlık korkusu bizi ele geçiriyor. Korkmaktan yaşayamıyoruz.
Şahika Tekand'ın oyununun, Yiğit Özşener ve ekibinin performansının bana söylediği buydu. Londra'da da çok değişik ve özel korkular var. Belki bir gün ayrıca ele almalıyım bunları.