Bu hafta, dünya müzik basınında ses getiren Billy Joel belgeseli "And So It Goes"un yönetmenleriyle buluşturuyorum sizi
İki bölümlük ve toplam beş saate yayılan Billy Joel belgeseli "And So It Goes", sanatçı hakkında bugüne kadar yapılan en kapsamlı film. Geçen temmuzda HBO Max'ta yayınlandı ve büyük ilgi topladı. Sanatçının uzun kariyerini, hayatının önemli dönemeçlerini tanıklarla anlatıyor. Pop tarihinin en verimli bestecilerinden ve icracılarından kabul edilen 78 yaşındaki Joel'in 50 yıla yayılan kariyeri kadar özel hayatına ve iç dünyasına da yakından tanık olmamızı sağlıyor. Keyifle izlediğim ve aşk, aile, geçmiş, kader, hayat mücadelesi, yaşlanmak ve daha pek çok insani konuda dersler çıkardığım belgeseli, yönetmenleri Susan Lacy ve Jessica Levin'e sordum.
■ Billy Joel'in hikâyesini anlatırken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi
Susan Lacy: Galiba kariyerinin uçsuz bucaksızlığıydı. İzleyeceğimiz kitleye bu hikâyeyi daha iyi anlatmamıza yarayacak bölümlerini bulmak için çok derinlere dalmamız gerekti. Bunu yaparken bir yandan da onu bize bütün bu farklı yönleriyle anlatacak tanıklar bulmamız gerekiyordu. Bu çok yönlülük onu özel kılan şey aslında. Hayatında çok farklı bölümler ve bu bölümlerde pek çok hikâye var. Bunlardan hangileri onu yarattı, hangileri onun kariyerinde etkili oldu, hangileri kişiliğini oluşturdu, bunları bulmak çaba gerektirdi. Nasıl oldu da dünya çapında insanlara ulaşabildi, onlara dokunabildi, onlara şarkılarını beğendirdi Onun gibi bir sanatçının iç dünyasını anlayabilmek veya sezebilmek için bu hikâyeyi doğru bir yerden yakalamalıydık.
■ Hikâyeyi kimseyi incitmeden, özellikle de Billy Joel'i incitmeden anlatmayı nasıl başardınız
Jessica Levin: Böyle bir kaygımız olduğunu düşünmüyorum. Filme başlarken Billy'nin bize söylediğ ilk şey şuydu: "Gerçeği anlatın." Kendisi filme hiçbir aşamada dahil olmak istemediğini söyledi. Tamam söyleşiler yapıyoruz, ondan hikâyeler dinliyoruz ama bize "bu sizin filminiz" dedi. Biz hiçbir zaman kimse alınır mı, üzülür mü diye düşünmeden hareket ettik ve Billy Joel de zaten baştan bize bu alanı açmış oldu. Gerçek hikâyeyi anlattık ve o da buna rıza gösterdi. Billy Joel'ın belgesel üzerinde herhangi bir tasarrufu olmadı. Zaten bitene kadar görmedi. Röportajlara da büyük bir dürüstlük va açık kalplilikle geldi.
Susan Lacy: Bu kadar açık olmak elbette Billy açısından büyük bir cesaret gerektiriyordu. Çünkü hayatının farklı döneminden tanıkların anlatacakları onu kırabilir, üzebilirdi. Ama Billy Joel eskiden beri insanların onun hakkındaki yorumlarına maruz kalıyor. Göz önünde olmanın bir sonucu bu, işinin ve kariyerinin bir parçası. İki kadın var onun hikâyesini anlatan ve bu anlamda benzersiz bir perspektifi var belgeselin. Daha önce belki de başka filmcilerin ortaya koymadığı bir yanını ortaya koyduğumuzu düşünüyorum bu sayede.
Jessica Levin: Bir seferinde bana "derin mevzulara giriyorsun" dedi. Doğruydu. Bu aynı zamanda bir güven meselesi. Bizim onunla farklı bir yakınlığımız var. Benim babam da onunki gibi Almanya'daki Nazi rejiminden kaçıp ABD'ye gelmiş. Aynı yıl. Çok benzer noktalarımız var ve bu durum bizi röportajlar sırasında yakınlaştırdı.
■ Film için gerekli görsel malzemeyi elde etmek sizin için zor oldu mu Arşivlerde çok zaman geçirmeniz gerekti mi