DIIV'in yeni albümünün teması çöküş

Los Angeles çıkışlı shoegaze ekibi, öncekinden beş yıl sonra gelen post-rock esintili yeni albümde modern zamanlara ısınan suyun içindeki kurbağa metaforu üzerinden bakıyor

Los Angeles çıkışlı shoegaze ekibinin yeni albümü "Frog in Boiling Water", grubun 2011'den bu yana devam eden müzikal yolculuğunda önemli bir durak. 2011'de ilk ortaya çıktıklarında "Oshin" albümüyle indie âleminde dikkat çekmiş sonraki albümlerde bir tür estetik arayışa girmişlerdi. Öncekinden beş yıl sonra gelen dördüncü albüm, aranılan yolun bulunduğunun işareti. O yol 1980'lerin sonunda Jesus and Mary Chain'in açtığı patikaya ve '90'lardan itibaren muhtelif post rock gruplarının cirit attığı otobana çıkıyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Adını Daniel Quinn'in "The Story of B" romanından esinlenerek alan albümün teması çöküş. Dünyanın, toplumun, iklimin, siyasetin, ahlakın, değerlerin çöküşü. "Frog in Boiling Water" (kaynayan sudaki kurbağa) insanın bu çöküş karşısındaki hâlini, yavaş yavaş ısınan ve sonunda kaynayan suyun içindeki kurbağa metaforuyla anlatmaya çalışıyor.

Solist ve gitarist Zacary-Cole Smith grubun pandemi sonrası içine girdiği ruh hâlini yansıtan bu albümden bahsederken, birbirinden çok farklı dört insanın hayret verici biçimde bir araya gelip bir sanat eseri oluşturmasınıne kadar mucizevi bulduğunu söylüyor. "Başka grupları da bizim grup kadar uyumsuz, zor geçinen insanlardan oluşuyor mu emin değilim. Ama sanırım bütün gruplar az çok bu şekilde işliyor."

Depresif ruh

Gruplar tarihinin en temel meselesine 2024 yılında değindiği için kendisini tebrik ediyoruz. Grup içi anlaşmazıklar hakkında hikâyelere meraklı olanlar Pink Floyd'u inceleyebilir. Gerçekten de uyumsuzluğun yarattığı itici gücün sanata kazandırdığı çok büyük eserler vardır.

DIIV'in modern zamanların depresif ruhunu müziğe yansıtan ve bunu yaparken daha çok post rock sularına girdiği "Frog in Boiling Water"ı her biridörtdakika civarı 10 şarkıdan ibaret. Esaslı post rock şarkıları gibi sekizdokuz dakikalara çıkmadan derdini daha kısa ve net ifade etmek elbette pratik ama şarkılar bu açılımı hak ediyor ve tam olarak dile gelmeden ansızın bitiyor gibi geliyor. Bu anlamda beklediğimiz tadı sadece son şarkı "Fender on the Freeway" veriyor. Elbette dinlediği en uzun şarkı ikidakikayı geçmeyen bir dinleyici profilinin müziğin temel müşterisi olduğu bir dünyada dört dakika bir ömür gibi geliyor da olabilir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bugün yeryüzündeki herkesi ilgilendiren temel meselelere artık kayıtsız kalamayacağımız bir noktadayız. Mesela iklim krizi, dünyanın işleyişinde ters giden ne varsa her gün sel, yangın, kuraklık ve türlü afetle karşımıza koyuyor. Siyasetin meselelere çözüm bulmakta çaresiz kaldığı, insanların arayışlara girerken oradan oraya savrulduğu bir ortamda bu meselelere insanın iç dünyasından bakan, bunu yaparken de olabilecek en estetik şekilde derdini anlatan albümlerle karşılaşınca değerini bilmek, hakkını teslim etmek lazım.