Anca gidersiniz

23 Nisan'da neşe dolarken insan, ertesi gün öfke ile uyanırdık. Her sene 24 Nisan yaklaşırken, hâkim duygu merak olurdu. Endişeli bir bekleyiş. Acaba ABD Başkanı hangi kelimeyi kullanacak "Soykırım" mı diyecek, "Büyük felaket" mi Sonra, bir önemi kalmadığı görüldü. Kim ne derse desin. Gerçek, olduğu gibi ortada duruyor. Arşivleri açma teklifine yanaşmadılar. Tarihçilerden ortak komisyon kurulmasına yanaşmadılar. Siyasetçiler kanalıyla tarih oluşturmayı seçtiler. Bu sene Ermenistan Başbakanı Paşinyan bile "Büyük felaket" olarak tanımlamayı tercih etti. Muhalifleri köpürdü. Amerika ve Avrupa'da yaşayan Ermeniler de köpük saçmaya devam ediyor. Garip bir durum. Garibaldi kalkıp gelse, ne diyeceğini şaşırır. Ermenistan barış istiyor ama Ermenistan dışındakiler, barışa, uzlaşmaya, anlaşmaya, iyi komşuluk ilişkilerine karşı. Lobiler herkesten ateşli şekilde kapkarşı. Rahatları yerinde tabii. Altları kuru, sırtları pek. Kazançları iyi, konforlarına diyecek yok. Rahat içinde, uzaktan efelenmenin maliyeti de yok, faturası da. Zorluğu Ermenistan çeksin, sıkıntıya Ermenistan katlansın. Diğerleri dışarıdan mangala üflesin. Yüz küsur yıl önceki tehcir kararıyla göç edilmesini soykırım diye tanımlamak, boş bir gayret. Biz ne Ermenilere soykırım yaptık, ne Yunanlılara, ne başkalarına. Yapsaydık, altı asır içinde hiçbirinden iz bile kalmazdı. Bırakalım dilini, kültürünü, adı bile unutulurdu. Kaldı ki Ermeni çetelerin Doğu'da bilhassa Erzurum ve civarında yaptığı katliamların acısı hem kayıtlarda duruyor, hem hafızalarda. İnsanlık dışı muameleleri göç ile mukayese edebilecek varsa, cesaretini göstersin. Ermenistan muhalefeti iktidara gelse, mevcut şartları görüp layıkıyla anlayınca Paşinyan'dan farklı davranmaz. Paşinyan da bu aşamaya kolay gelmedi. Bütün şansını kullandı,