Yaşasın 1 Mayıs, kahrolsun teröristler

1977'deki 1 Mayıs kutlamasında Taksim meydanındaki kalabalığın üzerine ateş açıldı. O gün orada 34 kişi can verdi. 5 kişi silahla vurularak, 1 kişi panzer altında kalarak, 28 kişi ezilerek hayatını kaybetti. 130 kişi de yaralandı. Kimin ateş ettiği bulunamadı. Meydandaki büyük otelin üst katlarından ateş açıldığı iddia edildi. Devlet ipin ucunun tehlikeli yerlere uzandığını görüp açıklamamış da olabilir, bulamamış görememiş de olabilir. Taksim meydanının 1 Mayıs kutlaması ile özdeş hâle gelmesinin sebebi bu 47 yıllık kanlı gün. Zihinlerde böyle bir özdeşleştirme var ama tabii tam anlamıyla bütünleştirilmiş, eşitlenmiş değil. Yılın herhangi bir gününde Taksim'e gitmek isteyen biri "1 Mayıs'a gidiyorum" demiyor. Ya da arkadaşından aldığı borcu o tarihte ödeyeceğini bildiren kişi "Taksim'de öderim" demiyor. Ama 1 Mayıs kutlaması ile Taksim meydanı hep bir arada anılıyor ve sanki başka yerde yapılan kutlama, yapılmamış sayılırmış gibi bir algıya yol açıyor. Vaziyeti bir şarkıyla netleştirebiliriz. "Yeter ki gel bana, senede bir gün."Algı, gerçeğe galip. Hâlbuki Ankara'da yapılan, İzmir'de yapılan kutlamalar da pekâlâ dört dörtlük geçebiliyor. İstanbul'un başka bir meydanında yapıldığında da kusur arayan bulamıyor. O hâlde nedir bu ısrar Güvenlik yönünden tedbir almak gerekiyorsa alınır. Risk söz konusuysa en uygun şekilde bertaraf edilir. Maksat üzüm yemekse, en iyisinden yer isteyen. Bağcıya dayak atmanın mantığı yok. Kaldı ki güvenlik endişesi duyulmadığı dönemlerde Taksim meydanı 1 Mayıs kutlamalarına açıldı. İşçinin, emekçinin kutlama yapmasına kim karşı çıkabilir Saraçhane'de polis olabildiğince soğukkanlı davrandı. Karşısına geçip saldıranlar, tekme atan, taş fırlatan, sopayla vuran, yumruk savuranların işçi olduğunu ve hak aradığını iddia eden çıkar mı bilmem. Çıksa da kimseyi ikna edemezler. Polisler tahriklere kapılmadı. Dirayetini korudu. Sabrını korudu, sinirlerine hâkim oldu. İçlerinden