Size mi soracağız

Almanya Dışişleri Bakanı, geçen hafta Rusya, İran ve Türkiye liderlerinin buluşmasını "meydan okuma" şeklinde nitelendirmişti. Aradan birkaç gün geçince ülkemize geldi. Hoş gelseydi, hoş bulsaydı iyiydi ama öyle olmadı; dümdüz geldi. Gelişinde ve buluşunda hoşluk yoktu. Hatta ilkinde biraz sersemlik ve diğerinde sertlik vardı. Üç komşu ülke liderinin buluşması, ortak sorunları ele alması, kime karşı meydan okuma anlamı taşıyordu Bu anlaşılamadığı için, basın toplantısında kendisine soruldu. Alman bakan, böyle bir soruyu beklemiyormuş gibiydi; hazırlıksızdı. "Kem küm" diye cevap verse, daha manidar olurdu. Onu bile diyemedi. Ağzında bir şeyler geveledi. Söyledikleri anlamlı bir cümle hâline dönüşmedi. Ardından bizim Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu sazı aldı eline, Neşet Usta gibi vurdu sazın teline. Muhatabını bir dakika içinde tuş edecek sözler söyledi. Özetle şu anlama geliyordu Çavuşoğlu'nun resitali: "Ne zaman, nerede, kimlerle buluşup görüşeceğimize kendimiz karar veririz. Ne konuşacağımızı başkalarına sormayız. Elimizi kolumuzu ne şekilde hareket ettireceğimize kimse karışamaz. Kimseden izin almayız. Size mi soracağız İcazet mi alacağız" Üç lider, İran'daki toplantı sonunda ellerini birleştirip havaya kaldırmışlardı. Alman bakan, o hareketi mi meydan okuma olarak algılamıştı Yoksa yapılan açıklamaları mı Kimseye tehdit yoktu, barış temelliydi ama onlar o üçlünün bir araya gelmesinden rahatsız olmuştu. Açıklayabilseydi, Çavuşoğlu'nun sert sözlerine muhatap olmak zorunda kalmazdı. Ne yazık ki konuya bir miligram bile açıklık getiremedi. Bir hususta daha rahatsızlık duyduklarını beyan etti Alman bakan. O da Kavala konusu. İçeride oluşunu hazmedemediklerini beyan etti. Kemal Bey'in kalıp ifadelerine benzer lâflar sarfetti. Bir an için, görüntüsü de profilden ona benzedi. Az sonra "Ne işiniz var Suriye'de Ne işiniz var Doğu Akdeniz'de" diyecek sandım. Çavuşoğlu gereken cevabı, sözünü esirgemeden verdi. Her zamanki açıklığıyla saydırdı. Fonladıklarını yüzüne söyledi. Gezi kalkışmasının nereye dayandığını, daha ilk günden üç ağaç meselesi olmaktan çıktığını ve gezi platformu sözcülerinin kameralar karşısına geçip talepte bulundukları hususların neler olduğunu hatırlatmaya gerek görmedi. Üçüncü