Koltuk dedikleri ne menem bir şey!

Aday gösterilmeyen herkes çekip giderse, partide kimse kalmaz. Özgür Bey'den bir özdeyiş bu. Doğru mu doğru. İyi de CHP'den istifa edenler, niye o yolu seçiyor Anlamakta zorlananların, şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekir. Kimini küstürür, kimini tahkir edip üzerseniz, başka türlü olmaz. Kimini de listeden atıp "ruhumda hicranını" söyletme hikâyesi ile baş başa bıraksanız, istifadan başka seçenek kalmaz. Bunca yılın CHP'lisi Gürsel Tekin bile istifa etti. İsminin geçtiği yerlerde başkaları aday yapıldı.Oysa Özgür Bey severmiş onu. "Ne sevdiğin belli, ne sevmediğin" O bunun adamı, bu şunun adamı, beriki de benim adamım diye baktıkça, işler kolaylaşmaz. Aksine gittikçe zorlaşır. Bir yanda Özgür Bey, bir yanda Ekrem Bey Öte yanda nostaljiye kapılmışların gönlündeki başkan Kemal Bey'in etkinliği devam ediyor. Allah'tan Baykal vefat etti. Artık partide Baykalcı kimse kalmamıştır. Adamlar paylaşılıyorsa, birlikte yürümek zor. Hatta imkânsız. Yolun bir yerinde maraza çıkar. "Eş başkanlık" yakıştırması, bir nükteden ibaretmiş gibi görünmüyor. Atalardan bazıları "Kıratın yanında yatan, ya huyundan ya suyundan" demiş. Diğerleri de üzümlerin birbirine bakarak kararmasını örnek göstermişler. Eş başkanlığı vazgeçilmez bir uygulama olarak gören ve ondan hiç şaşmayanlarla bu kadar içli dışlı olursanız, elbette etkilenirsiniz. Gelinen mevki yadırganamaz bu durumda. Üzüm kararmıyorsa, cinsi kara olmadığındandır. Kınalı yapıncak nasıl kararsın O zaman atın kır değil, doru olma ihtimalini de gözetmek gerekir. Netice, etkilenme