Kim içer, kim içmez

Ali Mahir Başarır yine bir başarıya imza attı. Mezar başında içki içmeyi hararetle savundu.

Şaşırdık mı

Ne münasebet!

Dedi ki: "Bu ülkede içen içer, içmeyen içmez."

Orası öyle.

Fakat burası başka.

Bazen durum değişir, tersine döner.

İçen içmez, içmeyen içer.

Bir de şu var…

Rüzgâr eken, fırtına biçer.

*

Orada bırakmadı, başarmaya devam etti.

O müthiş, o eşine rastlanmayacak izahından sonra eski cumhurbaşkanlarının içişlerini anlattı.

Sanki onlar da mezar ziyaretlerine ellerinde kadehle gidermişler gibi.

Yanlıştır deyip geçmek çok mu zor

Doğruyu söylemekte niye bu kadar sıkıntıya giriyorsunuz

Yanlışa yanlış demek, doğruya doğru demek için aradığınız birkaç takım şart mı var

Nedir aradığınız şartlar


DAKTİLON MU VAR, DERDİN VAR

Cengiz Dağcı Londra'da The Times gazetesinde bir yazı okur. Romanya devlet konseyinin yazı makinesiyle ilgili kararnamesidir okuduğu.

"Yazı makinelerini, sahipleri tarafından ikinci bir kişiye kiralamaları veya hediye olarak vermeleri yasaktır. Her kişi yazı makinesini kullanabilmesi için devletin savunma organlarından izin alması gerekir. Böylesine bir izin, aşağıdaki şartların gösterilmesi üzerine, kişinin ikamet ettiği komün veya belediye polis idarelerinden temin edilebilinir:

Ana ve babasının isimleri; doğduğu yer ve doğum tarihi; zenaatı; çalıştığı yerin adresi; yazı makinesinin patent markası ve numarası; yazı makinesini nasıl bir yolla temin ettiği; (hediye mi miras mı satın mı alındı) ve yazı makinesini nasıl bir amaçla kullanmak istediği.

Yazı makinesini kullanma iznini sağlamış bir kişinin, ismini deftere geçirmek amacıyla yazı makinesiyle birlikte polis idarehanesine başvurması gerekir.

Yazı makinesini kullanma izni verilmediği takdirde, sahibi yazı makinesini on gün içinde satabilir, ya da kullanma iznini temin etmiş başka bir kişiye armağan edebilir.

Bozuk veya tamir edilmez durumda olan yazı makineleri, bu soy eşyaların toplandığı, depolara götürülür. Toplama yerlerine götürülmeden önce yazı makinesinin anahtarı, harfleri, rakam ve işaretlerinin beş gün içinde karakola teslim edilmesi mecburidir."

*

"Aydınlıkla Karanlık Arasında Cengiz Dağcı" kitabını yazan İbrahim Şahin şöyle not düşer:

Söz konusu kararname, Dağcı gibi hayatı boyunca Sovyet sosyalizminin zulmünü yaşamış birisi için elbette hakkında konuşulacak bir metindir.

Dağcı kararnameyi okurken aklına Kafka ve Orwell'in geldiğini, yukardaki satırları Orwell'in 1984'ünden alınmış zannettiğini, fakat sosyalist dünyadaki yasakçılığın bu yazarların hayal gücünü dahi aştığını söyler.

Onlar bile o günlerin bu acı gerçeklerini dile getirememişlerdir.

*

Komünist ülkelerdeki yönetimler, iyi ki daktilolar gibi, kalemleri de kayda almayı ve izne tabi tutmayı düşünmemiş.