Tramp bir saatlik konuşmasında her zamanki gibi ABD'nin iç meselelerinden bahsetti.
Önceki başkanı kötüledi. BM'de boş lâflar duyduğunu söyledi.
Gazze'yi de unutmadı. Barıştan yana olduğunu belirtti fakat hemen ardından "Filistin'i tanımak Hamas'a ödüldür" dedi.
Bir şey daha öğrendik onun sözlerinden. "Dünyada en çok yargılanan din Hristiyanlık" imiş.
Yargılayan mı demek istedi, sormak gerekir.
7 ayda 7 savaş bitirdiğini de söyledi ama hangileri olduğunu bilen yok.
Her ay bir savaş bitiriyor kafasına göre. 10 ay geçse 10 savaş bitirdiğini söyleyecek.
Bir de tabii Nobel Barış Ödülü konusu var.
"Nobel'i hak ettiğim söyleniyor."
Haklı tabii. Gazze'ye karşı İsrail'e sınırsız silah ve cephane veren, Rusya'ya karşı Ukrayna'nın bütün gücüyle saldırmasını isteyen, Venezüella ile savaşın eşiğine gelen, Kanada'yı ve Grönland'ı almaya çalışan birine Barış Ödülü verilmeyecek de kime verilecek
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'deki sözlerine Gazze ile başladı. Diğerlerinin söylemeye cesaret edemediği şekilde sarsıcı bir konuşma yaptı. Konuşmasının yarısını o konuya ayırdı.
"İnsanlık böyle vahşet görmedi" diyerek Gazze'de katledilen sivilleri anlattı. Soykırımdan bahsetti. Her cümlesi manşetlikti.
Ardından Suriye, İran, Irak, Katar, Yemen, Lübnan, Azerbaycan, Ermenistan, Afganistan'dan bahsetti.
Sudan, Etiyopya, Somali, Hindistan, Pakistan, Keşmir sorunlarına değindi.
Balkanlar, Afrika, Latin Amerika, Güney Asya, Kıbrıs, Avrupa, NATO ve BM hakkında konuştu. Haklının hakkını almasını belirtti.
ZAGREB RADYOSUNDA GOL SESLERİ
Fenerbahçe, Dinamo Zagreb ile sahaya çıktı. İlk 11'e bakınca, sadece iki Türk oyuncu gördük. Çağlar Söyüncü ile Kerem Aktürkoğlu. Diğerlerinin hepsi yabancıydı.
Ederson Moraes, Archie Brown, Milan Skriniar, Jayden Oosterwolde, Nelson Semedo, Sebastian Szymanski, Dorgeles Nene, Marco Asensio, Yusuf En-Nesyri.
Yedek kulübesinde ise Fred Santos dışında kim varsa Türk. İrfan Can Eğribayat, Tarık Çetin, Yiğit Efe Demir, Mert Müldür, İsmail Yüksek, Oğuz Aydın, İrfan Can Kahveci, Cenk Tosun.
*
Böyle bir kadro bana her zaman garip gelmiştir, bu sefer de öyle oldu.
Çağlar 58'inci dakikada çıktı, Kerem kaldı. Böyle bir kadronun, Fener'i, İstanbul'u, Türkiye'yi temsil etmesi zor.
Bu zamanın anlayışı böyle olabilir. Galiba ben eski kafalı kaldım.
"Basarsın parayı alırsın istediğin oyuncuyu, oynatırsın"dır belki usul. "Para konuşur, milliyet geri plana düşer"dir belki.