Hamas'ın elindeki esirlerden biri serbest bırakılırken yüzünde güller açıyordu. Aslında hepsinin durumu iyiydi, moralleri bozuk değildi, sarılıp vedalaşanlar gördük.
Ağlayanlar bile vardı.
Şimdi burada sadece son bırakılanlardan birinden bahsedelim.
Gayet sağlıklı görünüyordu. Adı Gürbüz olsa yakışır. Belli ki esaret süresince sıkıntı çekmemiş, açlık yokluk görmemişti.
Gülerek geldi, bir Hamas üyesinin alnından öptü.
*
Ya öbür taraftakiler İsrail'in elindeki Filistinliler
Onlar serbest bırakılırken gördüğümüz tablo içler acısı. Bir tane bile sağlıklı görünene rastlanmadı.
Pek çoğunun ayakta durmaya mecali yok.
Filistinlilerin biri ikisi değil, hepsi perişan hâlde.
Bakıyoruz, birinin iki yanında iki kişi kollarına girmişler, zar zor yürütüyorlar.
Bir başkası tekerlekli sandalyede. Ayağa kalkacak durumu yok.
Bir diğeri o kadar zayıflamış ki rüzgâr esse düşecek. Hepsi işkence görmüş. Ağır işkence.
Kaburgaları kırılanlar var.
Konuşmakta zorlananlar, uzaklara dalgın dalgın bakanlar, bilincini kaybetmiş görünenler var.
Ağrısı olanlara basit bir ağrı kesici vermemişler.
Yeterli gıdayı esirgemişler. Asgari ölçüden bile söz edilemez.
İşte aradaki fark, insanlık farkı… Din farkı.
TAZMİNAT ÖDENECEK Mİ
Ukrayna'nın yıkılan şehirleri için Rusya'nın tazminat ödemesi gerektiğini söyleyen AB sözcüsüne, aynı durumun Gazze için de geçerli olup olmayacağını soruyor bir gazeteci.
"Yerle bir olan Gazze'nin yeniden inşa edilmesi için İsrail tazminat ödemeli mi"
Sarışın kadın ne diyeceğini bilemiyor.
Ödemeli diyemiyor. Ödememeli de diyemiyor.
"Bu kesinlikle ilginç bir soru Gabrielli ancak bu konuda bir yorumum olmayacak."
Orada öyle, burada böyle.
İSRAİL KABİNESİ TOPLANTIDA