Yargıya yön verme hevesi bitmezse adalete güven gelmez

Son dönemdeki yargı kararları ve özellikle tutuklamalar konusunda toplumsal vicdanda büyük rahatsızlıklar var. AK Parti hariç, hemen bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve de toplumun önemli bir kesimi, tutuklamaların adeta cezaya dönüştüğü konusunda hemfikir.

Sadece siyasiler değil, yüksek yargı kurumlarının başkanları da değişik vesilelerle hukukun, adaletin zaafa uğramasının insanlığın en büyük kaybı olacağına dikkat çekiyor.

Hukukçular, siyasetçiler ve tek tek bireyler olarak biliyoruz ki adaletin terazisinin doğru tartabilmesi için, yargının bağımsız, tarafsız işlemesi ve de siyasetin yönlendirmesinden kesinlikle uzak durması şarttır.

Her ne kadar Adalet Bakanı, sık aralıklarla yargının 'bağımsız yargı' açıklamaları yapsa da özellikle son birkaç yılda yargının siyasetin yönlendirmesine açık hale geldiği bir gerçek. Bakanın bu kadar sık açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş olması bile, yargının siyasetin rüzgarına ne kadar açık olduğunun çok önemli bir göstergesi olsa gerek.

İktidar ne kadar ciddiye alıyor bilemem ama ortağı MHP'nin lideri Devlet Bahçeli ve hukukçu kurmayı Feti Yıldız, aylardır yargının işleyişi, tutuklamalar ve adaletin tecellisi konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor. En son Bahçeli, adli tatil biter bitmez belediye operasyonlarında tutuklananların iddianameleri hazırlanarak adil bir şekilde yargılanmaları uyarısında bulunmuştu.

Adli yılın açılışı vesilesiyle açıklamalarda bulunan Feti Yıldız, adil yargılanma hakkının eksiksiz biçimde korunması gerektiğinin altını çizerek şu değerlendirmede bulundu: "Yargılamalarda: Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hakimlerin görev aldığı, duruşmaların sözlü, aleni ve hakkaniyete uygun yapıldığı, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insan haklarına saygı duyan, koruyucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı Hukuk devletinin güçlendirilmesi, insan onurunun korunması, ifade özgürlüğünün korunup geliştirilmesi, yargı hizmetlerine eşit ve kolay erişim, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi kavramların eşitlik temelinde var olması , adil yargılanma hakkının eksiksiz biçimde korunması, devletin görevidir. Bütün yargılama önlemleri gibi, tutuklama da geçici niteliktedir."

Şu ana kadar ortaya çıkan görüntüye bakarak söylemek gerekirse, AK Parti iktidarının MHP tarafından üst düzeyde dillendirilen 'hukuk uyarıları' konusunda adım atacağı yönünde henüz pozitif bir işaret görünmüyor.

Ancak hemen hatırlatmakta yarar var, iktidarın hukuk ve yargı konusunda adım atmakta isteksiz davranması, "Terörsüz Türkiye" sürecini yavaşlatan bir sonuç üretebilir ki bu Bahçeli'nin arzu edeceği bir durum olmayabilir. Zira şu anda MHP lideri için tek kırmızı çizgi "Terörsüz Türkiye" noktasıdır. Ona zarar verme potansiyeli taşıyan her adıma karşı negatif bir tavır alacağı anlaşılıyor. Dolayısıyla iktidarın, hukuk konusunda daha dikkatli adımlar atmasında kendisi açısından sayısız faydalar olabilir…