Ve hukuk 'ahmak' kelimesine yenildi

CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı "ahmak" davasında aldığı 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 4 yıl süreyle siyasi yasak cezası İstinaf Mahkemesi tarafından onandı.

Ne yazık ki sözün bittiği yerdeyiz… Hiçbir evrensel hukuk literatüründe cezai karşılığı olmayan 'ahmak' kelimesi yüzünden alaturka bir suç icat ettik ve sonunda hukuk 'ahmak' kelimesine yenildi.

Her ülkenin bir başarı hikayesi vardır. Hukukun, demokrasinin ve özgürlüklerin hakim olduğu gelişmiş ülkeler; bilimde, sanatta, teknolojide, kültürde sağladıkları başarı hikayeleriyle övünürler. Biz ise hukuku politik intikam aracına dönüştürerek adaleti yok etmekle övüneceğiz artık.

Muhtemelen gelişmiş dünyanın insanları, kendilerinin tarihin bir kesişim noktasında bulunduklarını düşünerek daha umutlu bir gelecek hayali kuruyorlardır. Oysa bizim yüzleştiğimiz problemler ve adaletsizlik öylesine derin ki, en küçük bir gelecek hayali bile kuramıyoruz.

Birbirimizi incitme ve yaralamada artık sınır tanımaz bir noktadayız. İktisadi ve bilimsel ilerlemede, dünyanın son sıralarında yer almayı umursamadığımız gibi güç zehirlenmesiyle 'bizden' olmayanları incitmenin hatta onları 'hain' ilan etmenin ilahi hakikat açısından reddedildiğini anlayabilecek bir bilgelikten de nasipsiz haldeyiz.

Galiba bir tek hedefimiz var, sandıkta yenmeyi başaramadıklarımızı, adaletin terazisini bozarak yenmek…

Gücü ele geçirince hiçbir ahlaki sınır tanımayan, hukuka itibar etmeyen, adaletli olmayı neredeyse erdemsizlik olarak gören otokrat yönetimlerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.

Evet otokratların kitabında ahlak, hukuk ve adalet yazmıyor, yollarına çıkan herkesi istedikleri gibi saf dışı bırakmakta benzersiz bir başarıya sahipler. En azından şimdilik onları durdurabilecek bir güç de henüz ufukta gözükmüyor. Ama unutmayalım ki tarihin bütün dönemlerinde adaletsizlikle ün yapmış hiçbir otokrat, varlığını sonsuza dek sürdürememiştir.

Bütün insanların bir sonu olduğu gibi dünyanın tek sahibi oldukları zehabına kapılarak insanlara hükmetme hevesine kapılan otokrat yönetimlerin de mutlaka bir sonu olacaktır.

"Büyük dönüşüm" kitabında Alman filozof Karl jaspers'in 'Eksen Çağı' olarak tanımladığı dönemden ilham almamız gerektiğini belirten Karen Amnstrong, insanlığın ruhani gelişiminde merkezi bir öneme sahip olan büyük dünya geleneklerini şöyle özetliyor: "Çin'de Konfüçyüsçülük ve Taoculuk, Hindistan'da Hinduizm ve Budizm, İsrail'de Monnoteizm, Yunanistan'da felsefi rasyonalizm."

Biliyoruz ki bütün dinlerin de büyük dünya geleneklerinin de bir tek hedefi var, "iyi insan" olmanın yollarını aramak…

Bugün itibariyle, pek çok ülkede yönetimi ele geçiren otokratlar için fazla bir anlam ifade etmeyebilir belki ama bu dünya sadece onlara ait değil, başkalarının da onlar kadar özgür bir insan olarak yaşamaya hakkı var.

M.Ö. yaklaşık 900'den 200 yılına kadar dört farklı bölgede, ruhani anlamda insanlığı beslemeye devam eden