Müslüman toplumların adalet düşüncesini kurumsal hale getirememesinin saiklerinden biri, Kur'an'ın en temel ilke olarak vazettiği 'adalet'in totaliter yönetimler eliyle etkisiz hale getirilmesidir.
Ebu Hanife ve ilk dönem Mutezile ekolü, 'adalet' ve 'Şura'nın esas alınması gerektiği görüşündedir. Ebu Hanife, halifenin, Müslüman toplumun uzlaşarak ortak bir kararla seçilmesi gerektiğini söylemiştir. Biliyoruz ki Ebu Hanife, Halife Mansur'un adaletsiz yargısına itiraz ettiği için hapse atılmıştır.
Daha sonraları Sünni ulamanın çizgisine yaklaşsa da "Mutezile ve diğer bazı gruplar, yönetim işinin ümmetin seçimi ile olması gerektiğini, çünkü yüce Allah'ın belirli bir kişinin yöneticiliğine dair herhangi bir nas koymayıp bu işi ümmete bıraktığını ve dolayısıyla yönetim işini yürütecek kimsenin toplum tarafından seçilmesi gerektiğini savunmaktadırlar." (Ahmet el-Katip, Demokratik Hilafete Doğru, s.117-118)
Bugün her vesileyle şeriat yasalarının uygulanması gerektiğini savunan bazı Müslüman kesimlerin, içinde yaşadıkları çağı doğru okuyamadıkları gibi, dinin koyduğu bazı hükümlerin gaye ve hikmetini de yeterince kavrayamadıkları kanaatindeyim.
Eğer dinin getirdiği hükümlerin, hangi toplumsal, kültürel şartlar ve örfi durumu dikkate almadan okumaya kalkarsak, bir başka deyişle Maruf'u, yani toplumsal vicdanın kabulünü yok sayarsak, doğru sonuçlara ulaşamayabiliriz. Bunun için, özellikle Hz. Peygamber'in örnekliğini dikkate almakta yarar var.
Hz. Peygamber yasaları uygularken, siyasi amaçlı tasarrufları ve fiilleri konusunda bütün hal ve şartlarda değil, sadece kendi sınırlı ortamındaki Müslümanları yükümlü tutmuştur. "Nitekim bütün Müslümanları bundan sorumlu tutmaması, Allah Rasulü'nün tasarruflarında gözettiği gaye, hedef ve hikmetlerdendir. Uzlaşmaz ihtilaflı iki kişi arasındaki meselenin detayları ya da belirli bir düşmanla yapılan anlaşma yahut da her şekliyle siyasi icraatların teferruatları herkesi bağlayıcı değildir. Çünkü burada dikkat edilmesi gereken şey, kamu maslahatıdır ve kamu maslahatı zaman, mekan ve şartlar açısında değişebilen bir yapı arz etmektedir."

3