Ramazanda şafaktan önce derin dokulu sesiyle Yusuf Lateef

Ramazanda gün içinde sağlıklı bir okuma faaliyetinde bulunamıyorum, özellikle saat 15 ve 16'dan sonra iptal durumdayım. Ama bu zaman aralığı için müthiş bir çözüm ürettim ve hiç ayrım yapmadan Cazdan Rock'a ve klasik müziğe kadar dolu dolu müzik dinliyorum.

Bu yolculukta efsane trompetçi ve cazın büyük üstadı Miles Davis'in seslendirdiği "Time After Time" şarkısı düştü aklıma, hiç zaman kaybetmeden Vira Bismillah Bilindiği gibi bu şarkıyı Amerikalı ünlü şarkıcı Cyndi Louper, Rob Hyman ile birlikte bestelemiş, bizzat kendisi seslendirmiştir. 1985'te 'yılın şarkısı' Grammy ödülünü kazanmıştı.

"Time After Time"ı her dinlediğimde, başlayan her şeyin başladığı gibi devam etmediği düşüyor aklıma

Akıp giden zamanın içinde, bir süre sonra hayatımızdan kimlerin gelip geçtiğini bile hatırlamaz oluyoruz, çok zalimce ve de acı verici

İşte tam da bu yüzden Ramazanın şu şu muhteşem gönül ikliminde, ruhumuza derinlik katan şarkıları dinlemeye devam

Bugün Caz müziğinin efsane isimlerinden Yusuf Lateef'in o engin nefesiyle buluşuyoruz. 2013 yılında 93 yaşında kaybettiğimiz Lateef, trompetçi Talib Dawud'dan etkilenerek 1950 yılında İslam'ı seçmiş, Doğu müziğinin ögelerini Cazın içine almayı deneyen ilk müzisyendir. Birçok albüm kaydında flüt ve tenor saksafonun yanı sıra obua ve fagot da çalmıştır.

Lateef'in çalışında çağdaşlarından ayrılan bir ciddiyet ve iddialı olma hali vardır, ayrıca o dönemde caz solistleri tarafından yaygın olarak kullanılmayan gamlara aşinalığı ona farklı bir özellik kazandırmıştır. Lateef'in en etkileyici yanı ise performanslarına getirdiği büyük çeşitliliktir.

Yusuf Lateef, Detroit tenor saksafon geleneği içinde kalmakla birlikte, onun caz müziğindeki esas ayırt edici yaklaşımı caz ile Doğu müziğini birleştirmesidir. Bu yaklaşım, cazın köklerine akademik çerçevede bakabilen bir akademisyen titizliği ile Afrika ritmiyle buluşmuş, oradan da Asya ile birleşip çağdaş caz'da yeni bir üslup oluşturmuştur. Lateef, iyi bir flütçü olmasının yanı sıra tenor saksofon, obua ve fagot gibi nefeslileri de başarıyla yorumlayan bir ustaydı. Bu Batı enstrümanlarının yanı sıra Afrika'dan bamboo flüt, Pakistan'dan shehnai, Çin'den xun, Japonya'dan koto ve Mısır müziğinde kullanılan arghul gibi doğu kökenli nefesli çalgıları da müziğine katacak kadar zengin bakış açışına sahip bir sanatçıydı.

60'lı yıllarda Charles Mingus, Eric Dolphy gibi müzisyenlerle çalışan sanatçı, 46 yaşında müziğini daha da ilerletmek adına Manhattan School of Music'e kaydolur. 1969'da bu okuldan mezun olan Lateef bir yıl sonra da bu okulda ders vermeye başlar. 1972 yılında Dr. Roland Wiggins tarafından Massachusetts Üniversitesi'nde doktorasını yapması için davet alır. 1975'te verdiği mezuniyet teziyse "Genel Bakış ile Batı ve İslam Eğitimi"ydi.

Besteci yönüyle de öne çıkan Yusuf Leateef, müzik tarihi içinde caz alanında Asya müziğini izleyen ve eserlerine katan ilk ve tek isimdir. Kuşkusuz onun Asya müziğine ilgisinin temelinde inancının etkisi vardır ama bu ilgiyi akademik ciddiyette ele alması dikkat çekicidir. Onun müziğindeki bu katılım ya da bir başka deyişle çeşitlilik, sadece bir sentez ya da popülariteden ibaret değil, aynı zamanda cazın dil hakimiyetini besleyen bir zenginliktir.