Özgür Özel sol medyanın gazına gelmedi

Günlerdir Meclis'in açıldığı 1 Ekim resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğraf tartışılıyor.

Gerek Meclis Genel Kurulu'ndaki görüntüler gerekse resepsiyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğraf üzerinden eleştiriler yapılabilir elbette. Ayrıca bildiğimiz kadarıyla demokrasilerde, siyasi parti liderlerinin birbirleriyle ikili ya da toplu görüşmeler yapmasında herhangi bir sakınca yok. Tam aksine demokratik bir nezaketin göstergesidir.

Ancak 1 Ekim'den bu yana özellikle sol medya ve CHP içindeki belli bir azınlık grup tarafından, o fotoğrafta yer alan DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na yönelik öylesine bir linç kampanyası yürütülüyor ki, doğrusu endişelenmemek mümkün değil.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un davetlisi olarak ben de o resepsiyonundaydım. Doğrusu yıllardan beri bu tür davetlere katılan bir gazeteci olarak, bugüne kadar siyaseten kavgalı olan partilerin liderlerinin, demokratik nezaket gereği birbirleriyle tokalaşıp hal-hatır sorduklarına tanıklık etmişimdir.

Açıkçası ilk kez, muhalefet liderlerinin iktidarla aynı fotoğraf karesinde yer aldılar diye linç edildiklerine tanık oluyorum. Özellikle muhalif sol medyanın, muhalefete muhalefet etmesi doğrusu çok dramatik bir durum.

Şimdi muhalefet partilerinden herhangi biri çıkıp, Meclis açılışına katılmadı diye CHP'yi eleştirebilir mi İsterse eleştirebilir elbette ama bu hakkaniyetli bir tutum olmaz. Çünkü CHP, 19 Mart 'siyaset mühendisliği' çerçevesinde yapılan operasyonlardan bu yana, iktidar tarafından müthiş bir baskı altına alınmış durumda. Dolayısıyla kurumsal kimliğine kayyım atama hesaplarının yapıldığı bir ortamda CHP'nin siyasi bir tavır sergilemesi son derece doğaldır.

Oysa bu fotoğraftaki esas gariplik, AK Parti'nin yıllardır dışladığı, bizzat devletin haber kanallarında tek satır haberlerini bile verdirtmediği parti liderleriyle aynı karede toplu olarak görünme ihtiyacı hissetmesidir.

Peki neden böyle bir ihtiyaç hissetti

Çünkü AK Parti kendi hikayesini kaybetti, yıllardır kendisini iktidara taşıyan geniş toplum kesimleriyle gönül bağlarını yitirdi. Ekonomide işler çok kötü. Kriz altında ezilen emekliler, asgari ücretliler, bütün dar gelirliler isyan halinde. Memnuniyetsizler ordusu da giderek büyüyor. Ve AK Parti iktidarının şiddetle yeni fotoğraflara ihtiyacı var.

Muhtemelen AK Parti, CHP'nin yokluğunda bu fotoğrafla şöyle bir mesaj vermek istemiş olabilir: Bakın biz bütün sağ partiler ve Kürtlerin temsilcisi DEM'le birlikteyiz ve büyük bir aileyiz. Dolayısıyla adres CHP değil, burasıdır.

Ama kamuoyu anketleri de toplumdaki tepkiler de başka bir gerçeğe ve aynı zamanda başka adrese işaret ediyor. Çünkü anketlere göre, CHP yükselişini sürdürüyor ve halen birinci parti konumunda.

Bu gerçeği bir tek görmeyen ya da görmek istemeyen sol medya ve CHP'nin içindeki ortodoks sol. Onların tek derdi, DEVA, DEM ve Gelecek Partisi ile onlara gönül verenleri, muhalefet cephesinden uzaklaştırmak.