Kurtulmuş: Yeni anayasayı bütün partilerle uzlaşarak yapmalıyız

Türkiye modern demokrasi anlamında ciddi eksiklikleri olan ama aynı zamanda önemli tecrübelere sahip bir ülke. Şekilsel anlamda da olsa demokrasimizin en görünür fotoğraflarından birisi, hiç kuşkusuz her yıl 1 Ekim'deki Meclis açılış oturumundaki konuşmalar ve resepsiyonunda yaşanan çok renkli siyasi görüntülerdir.

Eğer gözlemlerim beni yanıltmıyorsa, bu yılki resepsiyonda sanki demokrasinin geleneksel ritüelleri biraz daha ön plandaydı.

Ev sahibi olan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un misafirleriyle tek tek tokalaşmasıyla başlayan açılış resepsiyonunda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu'ndan DEVA partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'ndan DP Genel Başkanı Gültekin Uysal'a kadar hemen bütün liderler hem birbirleriyle hem de medya ile bol bol sohbet ettiler.

Bu görüntülerin demokrasimize ne ölçüde katkısı olur bilemem ama gerek Meclis'te yapılan konuşmaların gerekse resepsiyonda verilen mesajların bir normalleşme esintisi oluşturduğu muhakkak. Nitekim Bahçeli, daha önce terör uzantısı olarak suçladığı DEM Partisi eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'la ve milletvekilleriyle Meclis'te tokalaşmasının ardından "Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım" şeklindeki sözleri, muhtemelen herkesin zihninde "acaba siyasette bir normalleşme olabilir mi" sorusunu bir kaz daha gündeme taşıdı. Bu havanın ömrü ne kadar olur bilinmez ama kısa süreliğine de olsa, 'normalleşme'nin adı bile güzel

Ancak yeni yasama yılının esas ana gündem maddesi yeni anayasa çalışmalarıydı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açılış konuşmasında "Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil, uzlaştırıcı, yasakçı değil özgürlükçü olması, farklılıklarda değil ortak noktalarda buluşturması sarsılmaz ilkemizdir" diyerek, bir kez daha yeni anayasanın nasıl olması gerektiğinin altını çizdi.

Evet herkesin arzusu 'özgürlükçü' bir anayasa. Ama bir gerçek var ki artık bu pırıltılı cümlelere toplum biraz tereddütle yaklaşıyor. Çünkü iktidar mevcut anayasaya bile yeterince itibar etmediği için, ciddi bir güven kaybı yaşıyor. Ama her şeye rağmen yeni anayasayı konuşmanın, tartışmanın bir zararı yok. Eğer bütün partilerin uzlaşısıyla bir anayasa yapılacaksa, kimsenin bir itirazı da olamaz.

Bu çerçevede Meclis Başkanı Kurtulmuş'un gayretlerinin özellikle altını çizmekte yarar var.

Resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Meclis Başkanı Kurtulmuş, Türkiye'nin özgürlükçü, demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı ve gerçekten güçler ayırımı prensibini esas alan çağdaş bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirtti ve dedi ki: