Kötülük ve kötüler hiç durmuyor Adamlığı, insani duruşu, kocaman yüreği, 'barış için' koştururken kendisini hapse atanlara bile küsmeyen ve arkasında hep iyilik bırakan Sırrı Süreyya'yı uğurladığımız bir günde acı nedir bilmeyen, barışın ve kardeşliğin düşmanı karanlık bir adam sahneye çıktı, kardeşliğimize saldırdı.
Aslında barışın ve birlikte yaşamanın simgesi haline gelmiş güzel insan Sırrı'yı uğurlarken, CHP lideri Özgür Özel'e saldıran böylesine suç makinesi bir adamın adını anmaya bile değemez. Çünkü o kendi iki çocuğunu katletmiş, iki çocuğunu da yaralamış bir katil
Esas acı olan bu ülkenin, siyasetin, toplumun, tek tek bireylerin havasını zehirleyen, yaşama sevincini solduran bu tür kötülüklerin sıradanlaşması
Bugün hep birlikte zor zamanda bile ilkelerinden vazgeçmeyen, inandığı gibi yaşayan, kimseyi ötekileştirmeyen Sırrı'nın ardından bu duruşu saygıyla ve hürmetle anıyoruz.
Ama bilmeliyiz ki bu meziyetler öyle kendiliğinden kazanılmıyor. Bu açıdan siyasetçiler dahil, medyadan sivil oluşumlara ve tek tek bireylere kadar herkesin hayatını yeni baştan çek etmesinde yarar var.
Çünkü dürüstlüğü, liyakati, ilkeli olmayı, ahlakı önemsemeyen nasipsiz zamanlarda yaşıyoruz. Kötülük karşısında sesimizi yükseltmekten korkuyoruz. Başkalarının hakkı-hukuku yok sayılırken, özgürlükleri ellerinden alınırken, en önemlisi de 'öteki' olarak gördüğümüz insanlara itibar suikastı yapılırken alkışlamayı ideolojik bir zafer gibi görüyoruz.
Şimdi iktidar dahil, bütün siyasi aktörler CHP liderine yapılan saldırıyı kınayan açıklamalar yapıyor, bunun demokrasiye atılan bir yumruk olduğunu söylüyor. Evet yapılması gereken de buydu belki de ancak bu yeterli değil Ama bir tesellimiz var, altı yıl önce Kemal Kılıçdaroğlu'na saldıran inek hırsızının elini öpmek için kuyruğa girenler, en azından bugün Özel'e pusu kurarak saldıran suç makinesi için el öpme kuyruğu oluşturmadılar, bu da bir şeydir
Eğer çocuklarını bile katleden bu sapkın adamı kınamanın, epey bir süredir bu ülkede yaşanan ahlaki çürümeye ve yozlaşmaya çare olacağını düşünüyorsak yanılıyoruz.
Esas sormamız gereken soru şu; bu adamı, barışın ve kardeşliğin simgesi olan Sırrı Süreyya'yı uğurlarken kardeşliğimize yumruk atma konusunda kimler cesaretlendirdi
Öncelikle bunu konuşmalıyız Çünkü bu öyle yoldan geçenken kafası bozulunca atılmış bireysel bir yumruk meselesi değil. Bayağı tasarlanmış, kurgulanmış bir saldırı. Umarız her zaman olduğu gibi 'adi suçlu' muamelesi yapılıp sokağa salınmaz.
İşte tam da bu yüzden perdenin arkasında kimlerin olduğunu aydınlatmadan, atacağımız hamasi kardeşlik nutukları havanda su dövmekten öte bir anlam taşımayacaktır.
Maalesef siyasetin dili öylesine kirlendi ki bize muhalif bütün sesleri susturmak için onları 'terörist' ya da 'hain' olarak yaftalamaktan çekinmiyoruz. Farklı görüşleri dillendirenlerin 'vatanı satmakla'